Dünyada yaklaşık 400 milyon, Türkiye’de 7 milyon kronik Hepatit-B hastası var. Bu hastalığın zaman içerisinde karaciğer yetmezliği, siroz ve kansere dönüşme riski çok fazla. Ancak ülkemizde, aralarında Hepatit-B’nin de bulunduğu birçok hastalık için yapılan aşılama uygulamasına karşı çıkan aile sayısı 23 bine ulaştı.

Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada; aşıların içinde bulunan alüminyumun ileride Alzheimer hastalığına, etil civanın vücutta birikerek Otizm gibi bir takım hastalıklara neden olacağı, aşılarda domuz ürünlerinin kullanıldığı gibi iddialarla çocuklarını aşılatmayı reddeden aile sayısında tehlikeli bir artış olduğu vurgulanarak, aşılamanın kesintiye uğraması durumunda çocuk yaş grubunda 14 binden fazla ölümün gerçekleşebileceği uyarısında bulunuldu.



Bakanlığın halkı bilgilendirmek için kurduğu ‘asi.saglik.gov.tr’ adlı internet sitesinde, aşı konusundaki yersiz iddialar ve yanlış bilgilere açıklık getiriliyor. Sitede yer alan bilgiler özetle şöyle:



*Aşılar aşı olanları koruduğu gibi, hastalığın toplumda aşı olmamış bireylere yayılmasını da önler.



*Doğan her bebek, aşı takvimine göre uygulanması gereken 13 hastalığa karşı ücretsiz olarak aşılanır. Bu hastalıklar; Boğmaca, Difteri, Tetanoz, Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak, Tüberküloz, Çocuk Felci, Hepatit-A, Hepatit-B, Suçiçeği, Hemofilus Influenza Tip B Menenjiti ve Konjuge Pnömokok (zatüre)’dir.



*Ülkemizde uygulanan tüm aşılar; üretici firmadan alınıp aşılanacak kişiye uygulanana kadar Soğuk Zincir Sistemi içerisinde korunmakta ve sistem ATS ile sürekli izlenmektedir. Tamamının zararsızlık ve etkinlik analizleri ve uygunluk testleri yapılmaktadır.



*Kullanılan aşının içinde domuz ürünü bulunmamaktadır.



*İçme suyunda, hazır sularda, un ve un mamullerinde, özellikle mide ilaçlarında (20-30 mg)  ve meyve sebzelerde bulunan alüminyumun, bir insana yaşamı boyunca uygulanan tüm aşıların tamamının içindeki toplam miktarı sadece 4,25 mg’dır.



*Bazı aşılarda bulunan Thiomersal adlı koruyucunun içinde bulunan etil civa ile metil civa karıştırılmaktadır. Vücuttan atılımı güç olan metil civa olup, etil civanın vücutta birikmesi söz konusu değildir.



Günümüzde 23 bin ailenin çocuklarını aşılatmaya karşı çıktığı ülkemizde, aşı üretimi için ilk çalışmalar Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamış. İngiltere Büyükelçisi’nin eşi, 1721 yılında İstanbul’da çiçek hastalığına karşı ‘aşı denilen bir şey’ yapıldığını hayretle öğrenip bunu ülkesine bildirmiş.



2.Abdülhamit, Kuduz aşısını bulan Pasteur’ü, çalışmalarını sürdürmesi için İstanbul’a davet etmiş. Pasteur gelmek istemeyince, Osmanlı’dan 3 kişiyi yanına asistan olarak alması şartıyla, dönemin İstanbul’unda yaklaşık 200 ev bedeli tutarında bir parayı maddi katkı olarak göndermiş. O üç kişinin, kuduz mikrobu enjekte edilmiş bir kemik iliği ile geri dönmesinin ardından kurulan Kuduz Tedavi Müessesesi;  Dünya’nın üçüncü, Doğu’nun ilk kuduz merkezi olmuş.



Günümüzden yaklaşık 300 yıl önce yaptıklarımıza bakınca, yalan yanlış bilgilerle çocuklarımızı aşılatmamayı marifet sanmak, Yaman Çelişki değil de nedir?