Araştırmacı-yazar İsmet Bozdağ tarafından bulunan ve yayınlanan “Abdülhamid’in Hatıra Defteri” isimli kitabın 1985 yılında yayınlanan 5. baskısının 159 ve 160 sayfalarında Sultan Abdülhamid’in Çanakkale Zaferi ile ilgili anılara yer verilmiştir: işte o satırlar:

“Hayatımın en karanlık günlerini bu devrede yaşadım. Hakikaten gazeteler, Çanakkale'de düşmanın durdurulduğunu, büyük zayiata uğratıldığını yazıyorlardı. Ben bir türlü bu haberlere inanamıyordum. Fakat İngiliz ve Fransız donanmasının Çanakkale Boğazı'nı zorladığı ve giremediği bir hakikatti. Çıkartma yapmaya muvaffak olmuş, ama ordumuzun karşısında mıhlanıp kalmıştı.

Her vasıta ile cepheden haber almaya çalışıyordum. Muhafız Kumandanı Asım beyi sık sık Saray'a göndererek sahih malûmat (doğru bilgi) almak için çırpmıyordum. İşte bu sırada, rabbime şükürler olsun ki, ummaya bile cesaret edemediğim zafer haberi ulaştı.

Düşman, tasını tarağını toplamış, askerlerinin yarısını denize, yarısını gemilerine dökerek Çanakkale önünden çekilip gitmişti. Bu büyük zaferi, Mustafa Kemal bey adında bir miralay (albay) kazanmış!.. Allah, devletime hizmeti geçenlerden razı olsun!

Uzun bir müddet sonra oğlum Âbit Efendi, benimle konuşurken, bu Mustafa Kemal beyle tanıştığını söyledi. Sonradan paşa olmuş... Hem de burada Beylerbeyi sarayında tanışmışlar! teaccüp ettim. (Şaştım;.

«Burada ne arıyormuş?» dedim,

 «Yüzbaşı Salih bey (Bozok) arkadaşı...» cevabını verdi.

 Ara sıra arkadaşını görmeye geliyormuş, Âbit efendi ile de bu münasebetle dost olmuşlar!.. Hatta Mustafa Kemal Paşa, kendisine iki ceylân yavrusu hediye etmiş... Bundan memnun oldum. Devletimin yüzünü ağartmış bir Paşa'nın Âbit efendiye yakınlık göstermesi, bir şahsiyeti olduğunu anlatıyordu. Oğluma, münasip bir mukabelede bulunmasını hatırlattım. Biraz vakti hâlim olsa, «Bir Altın saat» diyecektim ama, dedikodusundan çekindiğim hem oldukça müzayeka (geçim sıkıntısı) içinde olduğum için bir şey söylemedim.

 — Bir daha arkadaşına gelecek olursa, haber ver, ben de göreyim, demekle iktifa ettim.

«M. Kemal Paşa'nın Tehlikeli Bir Sükûneti Vardı...»

 Gerçekten bir defa daha gelmiş, bana haber verdiler. Sırtında bir pelerin vardı ve arkadaşına veda ediyordu. Uzaktan yüzünü iyice seçemedim ama, sıradan askerlere benzemiyordu; tehlikeli bir sükûneti vardı. Enver Paşa'nın kendisinden niçin çekindiğini o zaman anladım. Bunu, Talât Paşa tutuyormuş!.. Bunlar küçük şeyler!.. Çanakkale'de İngiltere, Fransa gibi iki büyük devletin ordusunu ve donanmasını durdurdu, yüzgeri ettirdi ya, bana lâzım olan odur ! Muvaffakiyeti için dua etti.