90’lı yıllarda Akşehir polisinin kullandığı, 70’li yıllara ait Ford marka bir minibüs, yine o yıllara ait 2 binek aynasız Reno vardı. 

Bu araçları kullanan memurların, arıza çıkarsa yolda kalırız tedirginliği ile yürekleri küt küt eder fakat yine de görevlerini aksatmazlardı.

Yazın yanan kışın donan memur, ancak içine giydiği kıyafetlerle vücut ısısını dengeleyebilirdi. Bunlarla birlikte; benzin deposu hiç dolu olmaz, araçların bakım ve onarımını memurlar ya ceplerinden yaptırır ya da bir mevsim boyu ödenek beklerlerdi.

O dönem elinde uzun bir isim listesiyle birlikte, komiser olan arkadaşımız yanımıza gelmişti. “Hayırdır bizi mi alacaksın” dediğimizde, “keşke toplumumuz bu listedeki arkadaşlarımız kadar temiz olsa” diye gülümsemişti.

“Sizler bu listede olanların çoğunu tanırsınız, bu arkadaşların polisle adliyeyle işleri olmaz, işinde gücünde, devletine sadık olan arkadaşlar. Esnafsınız, haliyle polisi tanıyor ve kullandığımız araçları görüyorsunuz. Vatandaşa hizmette sıkıntılar yaşıyoruz. Bu listede olan kişilerden bağış toplayıp, hizmet araçları almak isteriz, katkı verir misiniz” deyince, biz böyle bir şey beklemediğimizden şaşırmıştık.

Şaşkınlığımızı fark eden komiser arkadaşımız; “Burada gördüğünüz isimlerin yerine, sadece birkaç kişiden bile bu bağışı toplayabiliriz ve onlar bunu seve seve verirler fakat o kişilerin polisle adliyeyle işleri hiç bitmez, yarın bu bağışlarını teşkilatın yüzüne vurabilirler ve biz bundan çok rahatsız oluruz” demişti.

Hiç ağzımızı açmamış ve arkadaşlarımızla birlikte üzerimize düşeni yerine getirmekle yetinmeyip, diğer başka arkadaşlarımızdan da katkıda bulunmalarını istemiştik.

Üzerinden çok geçmedi, yeterli miktar para toplanmış olacak ki, Türk bayraklarıyla donatılmış sıfır araçlar, sirenlerini çalarak çarşıda geçit yapıyorlardı. Bu güzel manzara beni inanın çok duygulandırmıştı. Helali hoş olsun, burunları dahi kanamasın diyerek, iş yerimdeki büroya geçip, sevinçten ağlamıştım. 

Eskiler maalesef eskide kalmıyor, hatırlandıkça bazen hüzünle, bazen keyifle anılıyor.

Maalesef o yıllar böyleydi, devlet kurumlarında araç gereç ve malzeme eksikliği hiç bitmezdi, vatandaş da memur da mağduriyet yaşardı.

Hamdolsun artık; emniyetimiz ve ordumuz başta olmak üzere tüm kurumlarımızda her türlü araç ve gereçler devletimiz tarafından karşılanmaktadır ve şerefle taşıdıkları üniformanın sahibi olan, hizmet edenlerin emrine amade edilmiştir.

155’i aradığınızda, bir değil birkaç tane ekip aracı aynı anda ve hızla olay yerine ulaşarak, gerekli müdahaleyi yapmaktadırlar.

ABD ya da başka devletlerde olduğu gibi zalimlik yapmadan, suçlu suçsuz her ikisinin de can güvenliklerini sağlayarak, kişileri adli mercilere sağ salim teslim ediyorlar.

Kışın kalorifer yazın klima, ihtiyaca göre istenirse hiç kapanmıyor, depolar full dolu ve hepsi modelli ve sayısı belli olmayan araçlarla, hizmetten geri durmuyorlar. Mevcut durumdan sizler gibi ben de polis teşkilatımızla gurur duyuyorum.

Bu vesileyle, emniyetimizin ve huzurumuzun güvencesi olan; milletimizin gururu, merhamet timsali Türk Polis Teşkilatı’nın Kuruluşunun 176. Yılını kutluyorum.

Sağlıkla, huzurla hizmet dolu, şeref dolu, nice yıllar diliyorum. Allah’a emanet olun, inşallah ayağınıza taş değmesin.