Hayatın zor anlarında akreple yelkovanın arasında sıkıştığın anlardır sıkıntılı anların.

            Söyler misin bana hayatın zor anlarında iyi giden ne oldu ki?

            Evet, evet haydi söyle bana,

            İçinde bulunduğun bu pislikten başka..

            Ohhh! Evindesin, rahat…

            Dünyanın en güzel şehrinde, Akşehir’de rastlıyorum sana… Kendimin de sıkıntılı bir anında…

            Oysa biliyorsun birbirimize karşı ne kadar da yalancıyız…

            Tüm insanlar gibi…      Sıkıntı içindeyiz..

            Hayat çok zor be ! Üstelik de pahalı..

            Kim anlar sevgileri, kimler sevgilere sahip ki?

            Hayatın hep sıkıntılı, geçmiş günlerin özlemini anlatan insanlara bir bak. Geçmiş hayatında hiç sıkıntı çekmeyen insanlar, neşeli oldukları anları hiç akıllarına getirmez, hiç neşeli günlerinin yâdını yapmazlar da hep sıkıntılı anlarını anlatırlar ya…

            Kim kimi anlıyor, kim kimi seviyor ki?

            Sevenlere hep yanlış gözle bakılmıyor mu ki…

            Neden seviyor?

            Niçin seviyor?

            Sevgisinde bir çıkarı mı var ki?

            Alışmışız ya hep cinayet haberlerine…

            Hırsızlıklara, uğursuzluklara… Vurgunculara, soygunculara…

            Hep bir şeyin altında bir şey aramakla meşgulüz…

            Kim kimi anlıyor kim kimi seviyor ki?

            “Seviyorum” sözcüğü utanılacak bir şey mi?

            Ya “ seni çok seviyorum “ sözcüğü…

            Aragon’dan bu yana insanlar “ mutlu aşk yoktur” demişler, belki de doğru söylemişler, Arogon ağabeyime şimdi hak vermemek elde mi?

            Neyse, dert etmiyorum.

            Mutsuzum, sıkıntıdayım.

            Bu havalar Orhan Veli’yi mahvetmiş ya, ben sensiz, yokluğunda, seni görmeden  her havada sıkıntıdayım…

            Bugün sıkıntıdayım, beklediklerim gelmiyor…Ya sevdiklerim….

            Bilmezsin özledim sevdiklerimi… her şeyden önce de SENİ ÖZLEDİM…

            Ya sen? Sen nasılsın…. Bu gidişin nereye kadar… Bu kaçışın…

            Bu sıkıntılı hayatın sıkıntılarının neresindeyiz?

            Ben bilmiyorum….

            …ve insanlar sıkıntıların içinde sıkıntılara katlanmak istemiyorlar… Kimsenin kimseyi dinlediği, anladığı, anlamaya çalıştığı da yok…

            İnsanların birbirlerine karşı söyledikleri sevgi sözcükleri de yalan…

            Çıkar sevgisi, menfaat sevgisi, palavra olmuş sevgiler…

            Kimsenin kimseyi çekecek hali de yok..

            Yalan deme bu böyle…

            Şimdi bu sıkıntı değil de ne?

            ****

            Ama ben tüm bu anlattıklarımdan kendimi –müstesna- tutuyorum… Sana yalan söyleyemem, hiç de söylemedim; biliyorsun, “SENİ SEVİYORUM”…

            Benim tek sıkıntım var, o da yokluğun..hasretin…

            Yalan deme bu böyle…

            Şimdi bu sıkıntı değil de ne?

            Bekliyorum seni…

            Son bir kez gel, AL GÖTÜR BENİ DE…