Kodaman çocuklarına büyük rüşvetler veren ve her konuda himaye edildiği anlaşılan İran vatandaşının başka marifetleri de ortaya çıkıyor. Uluslar arası politika ve istihbarat yönünde de o becerikli kişinin büyük paralar harcadığı anlaşılıyor. Aslında onun da arkasında, daha üst rütbeli diğerlerinin de bulunduğu anlaşıldı. "İnşa Allah casusluk ve ülkemiz aleyhine istihbarat ve başka şeyler yapılmamıştır." diye umalım!

Fakat, ağına düşürdüğü ve korkunç büyüklükte milyon dolarlar ödeyerek yakınlık kurduğu kişilerin, üst düzey devlet adamlarımız ve çocukları olması; akla bu olasılığı getiriyor.

Devletimiz ve görevlilerimizin bu konuyu da araştırmış olması gerekiyor ve öyle umuyorum.  Politikacılar ve görevliler birbiriyle sürtüşür gibi görünseler de; görevlerini birinci planda tutacaklarını umut etmek; hakkımızdır. Hepimiz Vatanımız olan aynı büyük ve kutsal bir gemide yaşıyoruz.  Ülkemize yönelecek bir tehlike veya tehdit tüyü bitmemiş yetimler de dahil, tüm vatandaşlarımızı ve vatanımızı da etkiler ve tehlikeye atar.

ENFLASYON-DÖVİZ-FAİZ-BÜTÇE-CARİ AÇIKLAR ve ÖRTÜLÜ ÖDENEKLER

Enflasyonu en ağır yaşayan ülkelerden biriyiz; belki de  birincisiyiz. Faizi çok az artırmamakta bile, uzun süre direnen sayın Merkez Bankası Başkanı; "Yıl sonu enflasyonunun çok yüksek çıkacağını" söylemiş. "Türk halkı her geçen gün ihtiyacı olan maddeleri satın alırken çok daha ağır faturalar ödeyecek. Bütün ihtiyaçlarını alırken gün be gün daha büyük faturalar ödemek zorunda kalacak. Türk lirası biriktirenler ve TL mevduatında kalanlar, zarar edecekler... Enflasyonun yüksek olması, böyle bir sonucu getirir.

Bizde faiz oranları, her zaman paramızın değer kaybetme oranının çok altında olmuştur. Bu tutum; çok yüksek bir servet vergisi ile insanlarımızı soymak anlamına gelir.

Üstelik ne yazık ki siyasi riski en yüksek ülkelerin başlarında geliyoruz. *Hukuk düzeni tam oturmuş değil. *Adalet çoğu zaman yavaştan da yavaş işliyor. Bu ağır riskler de yetmedi; yargı yönetime bağlı ve onun adeta emrinde bir hale getirildi. Tüm bu şartlar altında yabancı sermayenin ülkemize gelip yatırımlar yapma şansı kalmıyor. Yerli sermaye ise ürkütüldü.

Oysa adaletli bir yönetim; kendi parasını elinde tutanların sürekli zarar etmesini zevkle seyredemez. Osmanlı devletinin parası, uzun süreler altın madeninden dökülüyordu. Kağıt paraya geçildiğinde bile; enflasyon yoktu. Şimdi ise, enflasyon şaha kalkmış durumda. TBMM'nin yaptığı BÜTÇENİN SÜREKLİ AÇIK VERMESİ de; tehlikeli sonuçlara varır. Bütçe milletimiz adına TBMM tarafından yapılmak gerekir. Sürekli açık vermesi demek; yönetenlerin meclisin izin vermediği yerlere, çok para harcadıkları ve savurganlık yaptıklarının itirafı anlamına gelir.