Rahmet, mağfiret ve bereket ayı  ‘’Ramazan ayına’’ kavuştuk el-hamdü lillâh. İslâm’ın beş temel esasından olan Oruç, önem sırasına göre namazdan sonra ikincisidir. Farzı ayn bir ibadettir.

Oruç insanı içgüdülerinden uzaklaştırıp, melekliğe doğru yükselten bir ruh olgunluğuna eriştiren ibadettir.

Âkil ve bâliğ olan (ergenlik çağına gelen) kadın ve erkek her Müslüman’a Ramazanda oruç tutmak farzdır. Hasta veya misafir (yolcu) olanlar isterlerse oruçlarını Ramazan’da tutarlar, isterlerse tutmayarak hastalar iyi olduktan sonra, misafirler (yolcular) de seferden döndükten sonra gününe gün kaza ederler.

Ramazan Ayının diğer isimleri şöyledir. Şehr-u Ramazan (Ramazan ayı), Şehru’s-sıyam (oruç ayı), Şehru’l-kıyam (kıyam ayı), Şehru’s-sabır (sabır ayı), Şehru’l-muvasat (iyi geçinme ve bölüşme ayı), Şehrullah (Allah Teâlâ’nın ayı), Şehru’l-Hayr (hayır ayı), Şehru’l-Berake (bereket ayı), Seyyidü’ş-şuhur (ayların efendisi), Şehru’l-umme (ümmetin ayı), Şehru’l-Kur’an (Kur’an ayı), Şehru’n-Necat (kurtuluş ayı).

Muteber ilmihal kitaplarımızdan merhum Ömer Nasuhi Bilmen Hocanın ‘’İslâm İlmihali’’ adlı kitabında (oruçla ilgili özetle) şu bilgiler yer almaktadır.

Oruç kelimesi, Farsçadan Türkçeye geçmiş bir isimdir. Kelimenin aslı ‘’Rûze’’ olup Türkçe de ‘’Oruze’’  şeklinde kullanılırken ‘’Oruç’’ haline dönmüştür. Arapçada karşılığı ‘’Savm’’ ve ‘’Siyam’’ dır.

Lügat bakımından ifade ettikleri mâna, gündüzleri yiyip içmekten sakınmaktır.

Şeriat ıstılahındaki manası: Fecri sadıktan itibaren güneş batıncaya kadar, orucu bozan şeylerden sakınmak demektir.

Ramazan ayını oruç tutmak, Hicretten bir buçuk yıl sonra Şaban ayının on’unda şu âyeti kerime ile mü’minlere farz kılınmıştır:

‘’Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.’’ (Bakara Suresi-Ayet-183)

Ayrıca Peygamberimizin (s.a.s.); ‘’İslam beş temel esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka mabud olmadığına ve Muhammed’in (s.a.s.) Allah’ın elçisi olduğuna tanıklık etmek, namazı kılmak, zekât’ı vermek, Ramazan ayında oruç tutmak ve haccet’mek.’’ (Buhari, Müslim)

‘’Size mübarek (bereketli) bir ay gelmiştir. Allah bu ayın orucunu size farz kılmıştır. Bu ayda Cennet’in kapıları açılır, Cehennemin kapıları kapatılır, şeytanlar zincire vurulur, onun içinde, bin aydan hayırlı bir gece vardır ki, onun hayrından mahrum kalan çok şey kaybetmiş olur.’’ (Ahmed, Nesai, Beyhaki)

Hadis-i Şerifleri ile de orucun farziyyeti sabit olmuş ve her devirde de Müslümanların ittifakı ile bu farziyyet kararlaşmıştır.

Diğer taraftan akıl da şu üç yönden orucun meşruiyetine hüküm verir:

1- Oruç, Allahü Teala hazretlerinin insanlara ihsan buyurduğu ni’metlere şükretmeye bir vesiledir. Çünkü oruç, insanı yemekten, içmekten ve şehevi arzulardan engeller. Bu istek ve duygular nimetlerin en yükseği ve büyüğüdür. Bu nimetlerden muayyen vakitlerde mahrum olmak, insana bu nimetlerin kıymetini öğretir. Nimetler kaybolduğu zaman kıymetleri bilinir ve anlaşılır. İşte bu hal, insanı, nimetleri tanımaya ve kıymetlerini bilmeye götürür ve Allah’ın nimetlerinden ötürü ona şükretmeye vesile olur. Ni’mete şükür ise, hem şeriat yönünden, hem de akıl yönünden farzdır.

2-Oruç, takvaya götüren bir ibadettir. İnsanı fenalıklardan ve günah işlemekten alıkor. Zira insan Allah’ın rızasını göstererek helal olan yemek-içmek gibi nimetlerden sakınınca ve Allah’ın acıklı azabından korkunca, haramdan kaçması daha teminatlı olur. O halde oruç, Allah’ın haramlarından uzaklaşmaya ve Allah’ın azabından korkmaya bir sebep teşkil eder. Haram işlememek ise yine farzdır.

3-Oruç, insanın şehevi duygularını kırar ve irade hâkimiyetini sağlar. Çünkü nefis doyduğu zaman azgınlaşır, acıkınca keyfi arzulardan kesilir. Bu da günah işlememeğe sebep olur. Günah işlememek de farzdır. Sayılan bu manevi hikmetler dışında sağlık ve tıp yönünden orucun pek çok faydaları sayılabilir. Tecrübeye dayanan tıp ilmi de bu gerçekleri ispatlar.

Bir-kaç Hadis-i şerif ile yazımı noktalıyorum.     
"Beş vakit namaz ile cumaya kadar Cuma, gelecek Ramazana kadar Ramazan -büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde- arada geçenleri temizleyen kefarettirler."
 (Müslim)

"İnsanoğlunun her ameli (ibadeti) kendisi içindir; yalnız oruç müstesna; çünkü o benim içindir, onun mükâfatını da ben vereceğim. Oruç kalkandır (kötülükleri önler). Biriniz oruç günü olunca kötü söz söylemesin, bağırıp çağırmasın, cahilce davranmasın, birisi ona sataşır veya bulaşırsa: ‘Ben oruçluyum, ben oruçluyum.’ desin! Muhammed'in hayatı elinde olana (Allah'a) yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu kıyamette, Allah nezdinde mis kokusundan daha güzeldir. Oruçlunun yaşadığı iki sevinci vardır: İftar edince bu sebeple sevinir. Rabbine kavuşunca da orucundan dolayı sevinir.‘’ (Ahmed, Müslim, Nesaî)

Ramazanı şerifiniz mübarek ve hayırlara vesile olsun.