İnsanoğlu ozonu atmosferde yoğunluğu azalmış ozon deliği ile ve ev temizliğinde kullanılan keskin kokulu sıvı madde olarak tanırken tıpta hastalıkların tedavisinde ozon 200 yıldır uygulanmaktadır. Uygulama; hastadan bir miktar kan alınıp ozonla karıştırılarak tekrar hastaya verilmesi şeklinde ( majör uygulama) ; hastadan alınan kanın ozonla karıştırılıp kas içine verilmesi ( minör uygulama) ya da kan ile karıştırılmadan direkt hastanın diz, kalça ve omuz eklemleri içine, boyun ve bel kasları içine veya bağırsak içine verilerek uygulanmaktadır.
Kullanıldığı başlıca hastalıklar hakkında bilgi veren Dr. Ergül Mavi sözlerine şöyle devam etti.
Bağışıklık sistemini güçlendirmede, sık enfeksiyon geçirenlerde ozon tedavisi ile enfeksiyonla mücadele eden savunma hücrelerinin (akyuvar) sayısı artar. Bu nedenle grip aşısı( bilindiği gibi yan etkileri vardır) yerine yan etkisi olmayan ozon tedavisi uygulanması daha sağlıklıdır.
Dolaşım bozuklukları ve damar tıkanıklıklarında, ozon damar duvarında bulunan düz kasları gevşeterek damar içi basıncı azaltır. Dolayısı ile bu özellik hipertansiyon tedavisine yardımcı olur. Dokuların oksijenlenmesini ve kılcal damarların yeniden oluşumunu arttırır.
Kas, kemik, eklem ve romatizmal hastalıklarda, eklem kireçlenmelerinde, eklem kıkırdağının yeniden tamir edilmesine yardımcı olur. Bu hastalıklarda ozon tedavisinin prp tedavisi ile kombinasyonu daha başarılı sonuçlar vermektedir.
Kronik yorgunlukta, yoğun adale ağrıları, yorgunluk ve uyku bozuklukları ile seyreden fibromiyalji hastalarında da ozon tedavisi ile başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Mide, bağırsak hastalıkları, ülseratif kolit, spastik kolon, karaciğer yağlanması gibi hastalıklarda kan ozonlanması ile birlikte rektal ozon tedavisi yararlı olmaktadır.
Antiaging (sağlıklı yaşlanma), ozon tedavisi dokuların oksijenlenmesini arttırarak hücrelerin fonksiyonlarını daha üst seviyede gerçekleştirmesini sağlar. Fiziksel dayanıklılığı ve yaşam kalitesini arttırır. Cildin kendini yenilemesini sağlar.
