Mesele 10 veya 24 Ağustos tarihin de  kimin Cumhurbaşkanı olacağı değildir. Asıl mesele; bu tarihlerden  sonra, Ülkemizin tekrar 2002 öncesine dönüp dönmeyeceği meselesidir.

 

     Anayasamız değişmediğine göre, Anayasa kitabımız da aynı büyüklüğü ve ağırlığını koruyor demektir. O zamanlar fırlatıldığın da kimsenin kafası ve gözü yarılmamıştı belki ama, sanırım bir daha fırlatıldığın da değil bir baş, milyonlarca başın yarılacağını, başların yarılmasıyla da Türkiye Cumhuriyetinin 2002 öncesine değil,  1919 öncesine döneceğinden, kimsenin kuşkusunun olmaması gerektiğini düşünüyorum.

 

     1919 yılları ve 2002 yılları öncesini, müslümanım ve bu vatan için canımı feda ederim diyenlerin özlemeyeceği  kesindir. Peki kimler özler dersiniz o zamanları? Bu vatanın evladı olmayan, Müslümanlık sıfatı taşımayan, daha doğrusu ALLAH (c.c) tan  korkusu olmayanlar özler.

 

        Bugünler de büyük birleşimler var partiler arasın da….Tek vücut olmuşlar adeta…Ne güzel.Bu birleşimlerin devamını dilerim RABBİM’DEN…. Ee  hepsinin görüşü aynı ise, niye farklı farklı parti binaları, araçlar ve daha neler neler satın alınıp veya kiralanıp devlet  zarara uğratılsın ki. ALTI BAŞ BİR BAŞ OLACAK…. Bence çok güzel ve mükemmel bir birleşim…..

BİRLEŞMEK ÇOK GÜZEL GÜZEL OLMASINA DA, başlar dıştan aynı, içten farklı düşünürse, bu arada da beden,  başlardan farklı hareket edecek olursa  ne olur? Diye bir soru  gelince aklıma, işte dedim asıl mesele budur..  Evet evet asıl meseleyi buldum. Ülkemizin meselesi; baş ve vücut ayrı ayrı hareket ederse ne olur?  Bu  soruyu çözersek ÇATIyı da binayı da sağlamca yerine oturtmuş oluruz.

   Baş, vücut ile  ortak  hareket etmek istiyorsa, sürekli başın vücutla istişare etmesi gerekmektedir.  Mesela; baş, bugün başım ağrıyor yatacağım dese, ayaklar olmaz benim yürümem lazım, kollar benim çalışmam lazım, mide ben acıktım derse, midemi haydaaaa!  Ne haydası Bir de organlarımız vardı değil mi? Unuttuydum. Evet ya organlar da başa hüküm etmek ister, yoksa ortak hareketlilik mümkün değil ki ….Eyvah eyvah organlar rahatına düşkündür, bir başa hükmetmeye başladı mı vücut hareketsizlikten, yavaş yavaş iflas eder. Yani vücut İFLAS EDİYORKEN anayasa kitabını o an da başa da fırlatsanız, organa da fırlatsanız,  bedeni kangren olmaktan kurtaramayacaksınız

    Organsız vücut olamaz, vücutsuz bir başta ölüdür zaten.Organların diri, vücudun sağlıklı olması,  Sağlam ve akıllı düşünen bir başa bağlıdır. Baş akıllı ve sağlam düşünürse, inanın hem vücut, hem de organlar,  çok diri ve çok sağlıklı olur.

 

   .    Meseleyi anladığımıza göre; biz millet olarak ne istiyoruz bu soruyu sormamız gerekir kendimize….

  *  11 ağustos’ta  organların ve vücudun mu başa hükmetmesini istiyoruz? Yoksa, başın vücuda ve organlara hüküm etmesini mi?

  *2002 öncesi mi? Yoksa güçlü bir 2023 mü?

  *Ülke veren el mi yoksa, alan el mi olsun istiyoruz?

  *İMF yimi özledik?

  *Kenan Evren’i özleyenler mi var. (nü resmi yaptırmak için)

       Sözün özü;  Müslüman ve Güçlü bir ülkemiz olsun istiyorsak, sağlam ve akıllı bir başın, ülkemizin başına gelmesi için CENAB-I HAK’KA yalvarıp dualar etmemiz gerekmektedir…. ALLAH (c.c) ülkemizdeki dalgalanan bayrakları semadan indirtmesin, başkasının kuklası olacak aciz Başları da milletimizin başına  getirtmesin …….