Akşehir, Karamanoğlulları hakimiyetindeyken Hoca eşi olan Güllü Hanım tarafından bir Hoca Paşa Mescidi yaptırılmıştı. Bu mescit daha sonra onun torunları tarafından 1764 yılında Medrese’ye dönüştürülmüştür.

Selçuklu dönemi ve sonrasında hayır hasanat işleri yapan özellikle dul kadınlar, resmi kayıtlarda kendi adı yerine kocasının isminin yanına “Paşa” eki konularak yazılıyordu. Böylece Karaman döneminde Akşehir’deki eski orta mektebin olduğu araziye bir mescid yaptıran Güllü Hatun kendi adı yerine Hoca Paşa Mescidi olarak kayıtlara geçmesini sağlamıştır. Bu mescidin bakımının yapılması için gerekli parayı sağlayan bir “Hoca Paşa Mescidi Vakfı” kurulmuştur.

Hoca Paşa Mescidi Vakfı gelirleri, 1476’da 119 akçe, 1483’de 168 akçe, 1500’de 165 akçe, 1524’de 180 akçe ve 1584’de ise büyük bir miktarda artarak 485 akçe olarak kayıt edilmiştir. 1483 yılı kaydı şöyledir:

“Tasarrufu İmamın Yaptığı Hoca Paşa Mescidi Vakfı

5 adet Dükkan Arazisi Senelik 120

Serracan’da(Saraç: deriden ürünler yapan) Dükkan arazisi senelik 7

Diğer Yerdeki Dükkan Arazisi Senelik 17

Hasan Nemeduz(Keçeci) Bahçesi Arazisi Senelik 5

Mescid önündeki bahçe ve evin Arazisi senelik: 7

Yekün: 168 akçe”

Bu vakıf kaydına göre gelirleri daha çok deri ürünleri ve keçeçilerden sağlanıyordu. Vakfın gelirleri mescid imamında toplanıyordu. 1500 yılındaki kayıtta Mescit, Satılmış adlı bir imamın tasarrufunda idi. 1535 yılında yapıldığı kabul edilen vakıf kayıtlarına göre:

“Hoca Paşa Mescidi Vakfı

Helvacı Pazarındaki 5 ayrı dükkan arazisi senelik 120

Demir Kapı Pazarında dükkan arazisi 18

Külahdüzan Pazarında dükkan arazisi 15

Serracin’de dükkanaArazisi senelik 8

Pir Mehmet’in elindeki bağ senelik 4

Gümüşlük civarındaki bağ arazisi aenelik 15

Yekün 180 akçe”

Bu kayıtta gelirlere iki adet üzüm bağı eklenmiştir. Uzun yıllar Akşehirlilerin ibadet ettiği bu mescit zamanla eskimiş ve işlevini yerine getirememeye başlamıştı.

Hoca Paşa Mescidi 1760’lı yıllarda yıkılmıştı. Bunun yerine Hoca Paşa denilen Güllü Hanım’ın evlatlarından Sahibü’lhayrat velhasenat esseyyit Ali oğlu İbrahim Bey Akşehir’de Ahi Reis Mahallesinde 9 odalı ve bir dershaneli bir medrese yaptırmış ve vakfetmişti.

Ankara Vakıflar Umum Müdürlüğü arşivinde küçük evkaf rabi 31 numaralı defterin 578. sayfasında M. 1764 (H. 1178) tarihli Türkçe vakfiyesi vardır. Bu vakfiyeye göre:

“Akşehir’deki baş değirmen ve daha başka değirmen hisseleri, kahve dükkânı ve 36 bin akçe medreseye gelir gösterilmiştir. Engili köyündeki Bey değirmeni, Elefres’deki köy değirmeni de bunun vakfı idi. Yarenler Mezarlığı (askeri depo) altındaki yol üzerindeki Bey çeşmesi de bunun vakfı idi. Yine saray bahçesi bu medrese vakıfları arasındaydı.”

Akşehirlilerin “Güllü daire” dedikleri bu medrese yüzyıllarca Akşehirlilere eğitim vermişti. 1868 yılı öncesinde Hacı Bursalı Mustafa Efendi, Güllü Daire Medresesi Müderrisliği yapmıştı. Alaeddin Ağa’nın Akşehir mütesellimliği zamanında Güllü Daire’nin vakıf arazilerine el konulmuştu. Gelirleri yok olan medrese zamanla harap olup yıkılmıştı. Yıkık Güllü Daire ve Mehmet Efendi medreseleri tamamen yıkılarak 1919'da Akşehir İdadisi yapıldı. Daha sonra yerine Orta Mektep açılmıştır.

Akşehir’e önce bir mescit sonra bir medrese yapılmasına vesile olan Hoca Paşa diye kayıt edilen Güllü Hatun’un mezarı Nasreddin Hoca kabristanlığında imiş. Ancak İ. Hakkı Konyalı bu mezarın taşını bulamamıştır.