20 Mart 1922 Pazartesi günü Akşehir’de bulunan Mustafa Kemal’in önemli ziyaretçileri vardı. Önce Akşehir Müdafaa-i Hukuk Heyeti ziyarete geldi. Heyette Konya Milletvekili Kurrazade Hacı Bekir (Sümer) Bey’in kardeşi ve hanımı da vardı. Mustafa Kemal Paşa’ya Akşehir’de bulunan kimsesiz ve şehit çocuklarının sünnet ettirilmesini üstlendiklerini söylediler.

“Bermende Köyü’ne Gezi”

Bu görüşmeden sonra Mustafa Kemal, otomobille gezmeye çıktı. Bermende (Savaş) Köyü’ne varmıştı. Burası Gâvur Köyü olarak bilinen eski bir köy idi. Otomobilinden indi. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Ve bundan sonrasını Mustafa Kemal Paşa şöyle anlatmaktadır: “Akşehir civarında bir gün çok yağmur yağıyordu ve çok soğuk vardı. Herkes bir tarafa sinmişti. Böyle bir günde otomobile bindim ve civar köylerden birine girdim, indim ve yayan yürüdüm. Bir kapıya vurdum. Bir genç kız çıktı. “Hemşire, dedim: çok soğuk ve yağmur var, beni kabul eder misiniz? “Buyurun” dedi. Evvela beni bir odaya koydular ve yeniden ateş yakmaya çalışıyorlardı. Fakat gördüler ki bu ateş yanıncaya kadar zaman geçecekti. Birisi dedi ki: “Bizim kendi odamız vardır! Orada ateş yanıyor, oraya gelmez misiniz?” “Pekâlâ” dedim, kendilerinin ocağı tüten odalarına girdik, oturdular; derken komşudan bir hanım daha geldi. Beş on kadın, genç ve ihtiyar olmak üzere geldiler, oturdular. Ondan sonra bir erkek geldi, biri daha geldi, oturdu. Konuştum. Birisi dedi ki: “Sana sütlü kahve yapayım.” Teşekkür ettim. Bana sütlü kahve yaptı ve konuşurken, arkadaşlar bana en çok sual soran o kadınlardı. Askeri sordular, askerden bazısının çıplak olduğu dikkati çekmiş, kocası falan falan yerde bulunan kadın vardı. Aldığı mektuplarda çok dikkati çeken noktaları olduğunu söyledi. Hiçbir telâşe lüzum görmeksizin olgunca ve insanca, bu kadınlar orada benimle ve arkadaşlarımla görüştüler. Sonradan benim kim olduğumu anladılar ve biraz telaş ettiler. Ne ise... Tabii bir halde benimle temasa geldiler. Biraz sonra büyük bir ağırlık kafalarını zorladı. İhtimal ki o güzel hareketlerden dolayı kendilerini hatalı göreceğimi sandılar. Zira babaları, anaları, silsilesi onlara onu öğretmişti. O halde baştan nihayete kadar kadınların çoğunluğu ictimai hayatta beraberdir. Hayat ilim ve irfanda beraberdir efendiler…”

“Gazi, Akşehir Pazaryerinde”

12 Aralık 1921 Pazar günü sabahleyin Mustafa Kemal Paşa Akşehir’i gezmeye karar verir ve Pazaryerine gelir.

“Sakarya Savaşı’ndan sonra idi. Ilık bir güz sabahı, Akşehir’in Pazaryeri karınca yuvası gibi kaynıyor. Bin ağızdan bin ses. Bir aralık, ortalıktaki uğultu perde perde sönmeye başlıyor, pazaryerini bir tapınak sessizliği kaplıyor. Yalnız, kulaktan kulağa bir fısıltı:

—Gazi gelmiş, Gazi!

Bütün gözler mutlu bakışlarla aynı yönde dönüyor. Gazi, o ölçülü, güzel yürüyüşle yavaş yavaş ilerlemekte, ara sıra sergilerin önünde durup ilgilenmekte. Belli, alışverişe çıkmış; ama O, başka bir şey değil, yalnız gönül alıyor. Böylece gönül alıyor. Böylece gönül ala ala satıcı kadınların kesimine geliyor.

—Nasılsınız bacılar?

—Sağ ol Paşam, duacıyız.

Kadınlar Paşalarını özlem dolu gözlerle kana kana seyrederken kendilerini tutamıyorlar:

—Güzel Paşam!

—Yiğit Paşam!

—Yiğitlerin yiğidi Paşam!

Paşa utangaç; bu sevgi haykırışlarını durdurmak için birine soruyor:

—Erin var mı bacım?

—Var Paşam, cephede.

—Ya senin?

—Kanı helal olsun, benimki Çanakkale’de kaldı.

Gazi daha soracak, soracak ama bu yüreği yanıklardan alacağı yanıtların çoğunu şimdiden oranlıyor; Çanakkale’sinden sonra Kafkas’ı, Kanal’ı, Galiçya’sı, İnönü’sü, Sakarya’sı hep sıralanacak, hem de hiç kırgınlık taşımayan, hiçbir şey istemeyen, beklemeyen seslerle. Paşa, gözleri buğulanmış, bir an düşünüyor ve hemen, bu kez evecen adımlarla, geldiği yana yöneliyor, bir kuyumcunun sergisi önünde durduktan sonra elinde bir avuç yüzükle dönüyor. O gün pazardan köye dönen bacıların parmakları, Gazinin armağan ettiği yüzüklerle, yürekleri yaşantılarının en büyük övüncü ile dolu idi.”

“Kadınlarımız Sağolsun Paşam”

Mustafa Kemal Paşa, 21 Ağustos 1922 Pazartesi günü Akşehir’de ikametgâhında uyandığında hala akşamki toplantıyı düşünüyordu. İlerleyen saatlerde Mustafa Kemal’in Behiç Bey’e sorduğu demiryolu hattının onarılması ile ilgili bir problem daha vardı. Başkumandan Mustafa Kemal Paşa Behiç Bey’e bir telgraf gönderip sordu.

“O bölgede eli silah tutan 13 yaşından yukarı herkesi silâh altına aldık, bu onarımı nasıl yapacaksınız?” Behiç Bey kısa bir cevap yazdı:

 “Kadınlarımız sağ olsun Paşam.”

Not: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle biz de diyoruz ki: ““Kadınlarımız sağ olsun..”