Ankara ve İzmir'de tıp hocası olan iki kızım, günübirlik Konya gezisi programlamışlar. Elektronik mühendisi oğlum katılmadı; kayak ve spor meraklısı! O gelmedi; Oğlu ile eşini gönderdi. Yüce Mecliste dört yıl temsil ettiğim Konya'yı iyi bildiğim için, katılmamayı düşündüm. Kızlara ayıp olacak ve eşimin dırdırı yıllarca sürecek... Erken kalkıp; Hızlı Trene yetiştik. İndiğimiz anda; internetten ayarladıkları rehber çantalarımızı aldı. Saniyemiz boşa geçmiyor. Sokak-sokak; her noktaya varıldı. Bildiğim mahalleler kalkınıp değişmiş. Gökdelenler çok! Şoföre; "Bu zenginlik nereden kaynaklanıyor?" diye soruyorum.

"Kalabalıktan! Ayrıca Sanayi çoğaldı da ondan!" diyor. Kombassan'ın battığını biliyorum. İkna olmayınca; "Başkanın çalışkanlığına" bağlıyor refahı! Fakat mağazalarda müşteri az! Epeyce gezip, yemekten sonra Mevlana müzesine yoğunlaştık. Çok kalabalık! O salondan bu salona, mübalağalı sülüs yazılı altın süsler dolu! Altın suyuyla yazılmış levha ve duvar yazıları pek çok! Büyük müze salonların hepsi, değerli Mevlevi yazıtlarıyla dolu. Çoğu geniş camlı ve altın yaldızlı çerçeveler içinde, sanat eserleri duruyor...  Birkaç saat onlara bakmakla geçti. Kentin sıradan görüntüsünü sorgularken; bu altın yaldızlı çerçeveler ve hat yazıların bolluğunu neyle izah edilebilir? Yerli ve yabancı turistlerle hıncahınç dolu salonlar ve odalar... Kalabalıktan birbirimizi kaybediyoruz; cep telefonu işe yarıyor! Batı dillerini konuşanlar çoğunlukta; Arapça-Farsça da duyuluyor. Japonca-Kore dili konuşanlar bile var. Japon ziyaretçiler çok. Konya'daki zenginliğin kaynağını çözdüm. Mevlana Turizmi, dünyanın her yerinden o kadar çok ziyaretçi çekiyor ki; gelenlerin onda biri Konya'da gecelese; servet oluşur.  Mevlana hayranı değilim. Altın metalini çekiçle şekillendiren delikanlıyı seyretmeyi; yanlış yorumladığım olur. Hızla dönen delikanlılara etek giydirilmesi de mantığıma sığmıyor.  Fakat, Konya'daki Zenginliği Mevlana turizmi güçlendiriyor.

Kalabalıktan sıyrılmıştık ki bana bir mikrofon uzatıldı; kamera da çekiyor. "Buradaki müzeler, ibadete açılacakmış! ne dersiniz?" diye sordular. Tipimden mi kafamdakini çözdü?  Çevrem kalabalıklaştı; yanıtımı merak edenler doldu. "Müze müzedir; ibadethane ibadethanedir. Birbirine karıştırılmamalı" dedim. Röportajcı ekip ve toplanan kalabalıktan, memnun kalmışlardı. Alkışlayanlar ve Ahbaplık etmek isteyenler çıktı.

Müzeleri camiye çevirmek yanlış olur. Konya'yı, o müzeleri görmek için gelen yerli ve yabancı turistler zenginleştiriyor. Müzeler şöyle veya böyle işlevini yitirirse; Konya ziyaretçi kaybeder.