Cumhuriyet Halk Partisi Akşehir İlçe Başkanlığı, Köy Enstitüleri’nin 77. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle bir açıklama yaptı. Köye öğretmen ve diğer yararlı meslek erbabını yetiştirmek üzere 1937 yılında açılmaya başlanan Köy Enstitüleri’nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla yapılan açıklama şöyle:

   ‘’Kurtuluş Savaşı sonrası kurulan Cumhuriyet yönetiminin dünyada varlığını duyurması, kendisini  kabul ettirmesi ve Cumhuriyeti yaşatması gerekliydi. Ama yurdumuz halkı, 20. Yüzyılın başından 1922’ye dek aralıksız savaşmış ve Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış olmasına karşın yorgun düşmüş, sağlık sorunlarıyla uğraşan, üretimden yoksun bir toplum olarak yaşam savaşı veriyordu.



   Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güçlenmesi ve Cumhuriyetin yaşatılması için Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yapmış olduğu devrimlerin yaşama geçirilmesi, ilkelerinin ödün verilmeden uygulanması gerekli idi. Bu nedenle eğitimde de devrim yapılmalıydı. ATATÜRK Devrim ve İlkelerinin getirmiş olduğu hareketlilik ve atılım eğitimle tüm yurda yayılmalıydı.



    ‘’EN YÜCE DEĞER İNSANDIR’’ ilkesiyle zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL ve İlk Öğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı TONGUÇ tarafından hazırlanan eğitim programı, 17 Nisan 1940 tarihinde 3803 sayılı KÖY ENSTİTÜLERİ YASASI’yla yaşama geçirildi. Bu zamana kadar dini eğitimle baskılanan halk gerçek bir eğitimle tanışacaktı.



Her eğitimin içeriği insanların bilinçlenmesi içindi. Köy Enstitüleri’nin ise;




  1. Her şey insanlar ve toplum içindir.

  2. Sistem; her insanı cins, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin demokratik ölçüler içerisinde bir değer kabul eder.

  3. Eleyici değildir, değerlendiricidir.

  4. Sistemde gerçek rehber: bilimdir, ilimdir, fendir.

  5. Eğitim ve öğrenme: yaparak ve yaşayarak yapılmalıdır. (Uygulayıcı Eğitim) o nedenle merak eden araştıran, soru soran, neden-sonuç ilişkisi üzerinden kavramlar ve kurallar öğrenilip öğretilmelidir.

  6. Eğitim ve öğretim üretime dayalı çağdaş ve demokratik olmalıdır 



Bu eğitim; kalkınmanın, üretimin temeli olan köylerden başlatıldı. Çünkü köyler ve köy halkı en büyük insan gücüydü. Köy enstitülerinin eğitin ve öğretim programı da köy ve köylünün eğitilmesi içindi. Eğitim programı 3 bölümden oluşmuştu;




  1. Kültür dersleri,

  2. Ziraat dersi ve çalışmaları,

  3. Teknik dersler ve çalışmalar.



Bu program yurdun çeşitli bölgelerinde açılan 21 Köy Enstitüsü’nde uygulamaya koyuldu. Burada eğitilen öğretmenler köylerde çalışmaya başlayınca, köylülerle birlikte üretime katılarak uygulama eğitimi örneklediler. Böylece ulusal kültürden evrensel kültüre geçiş başlamış oldu.



Köy Enstitülerinin mezunları gittikleri her köye düşünmeyi, teknolojiyi kullanmayı, toprağı işleyip suyu kullanmayı öğrettiler. En önemlisi de köylüye ‘’İNSAN OLDUKLARINII VE İNSANCA YAŞAMAYI ÖĞRETTİLER’’



Köy enstitülerinin düşünce ve eğitim sisteminde emperyalizme uşaklık, kişilere ve güçlülere kulluk-kölelik etmek asla yoktu. Çünkü insan insani değerler içinde yaşamalıydı.



Ama bu çalışmalar birçok kesimde rahatsızlık yarattı. Toprak ağalarını, dinden geçimini sağlayanları, çıkarcıları, halkı sömürenleri huzursuz ediyordu. Çünkü onlar hiçbir zaman halkın aydınlanmasını ve eğitilmesini istemiyorlardı. Bu nedenle TBMM’de çoğu kez tartışma konusu oluyordu.



Yurdumuzda uygulanan bu sistem birçok dünya ülkelerinin de dikkatini çekmiş ve kendi ülkelerinde de örnek uygulamalara da neden olmuştur.’’



     Zamanla içi boşaltılan ve yozlaştırılan Köy Enstitüleri kapatılarak önemli bir aydınlanma projesi ortadan kaldırılmış oldu.