Kutsal kitabımız Kur-an'ı Kerim içinde, üzerinde düşünmemiz gereken kıssalar yer alır. Şüphesiz ki bu kıssalar sadece okuyup geçmemiz için değil, üzerlerinde derinlemesine düşünmemiz ve okuduktan sonra birtakım dersler almamız içindir.

Kur-an'da geçen kıssalardan birisi de "Karun" kıssasıdır. Kur-an'ı Kerim'de Kasas Suresi'nin 76-82. ayetleri arasında kim olduğu, toplum içindeki sosyolojik etkisi, Musa peygamber ile olan etkileşimi ve sonunun nasıl olduğu anlatılmıştır.

76.ayette adı geçen Karun'un öncelikle Musa peygamberin halkından olmasına rağmen daha sonra ihanet ettiğini ve Firavun'un safına geçtiğini okuyoruz. Aynı ayette Karun'un çok zengin bir hazineye sahip olduğu vurgulanmaktadır.

Karun'un kendi dönemindeki Firavun ile birlikte zengin olması dikkat çekicidir. Birlikte derken şunu kastediyorum: Yaşadıkları dönemde hem Firavun'un hem de Karun'un zengin olması. Aklıma iki soru geliyor: Karun, Musa peygambere ve halkına Firavun sayesinde daha da zengin olmak ve onun yönetiminde söz sahibi olabilmek için mi ihanet etti yoksa zaten zengin bir kişi iken bulunduğu halkın içine kendisini yakıştırmadığı ve bunu bir aşağılanma olarak gördüğü için mi?

Doğrusunu Allah bilir ancak Karun'un kibirlendiği ve şımardığı kesin. Zira 76. ayetin son kısmında şu cümleler yer alıyor: "Halkı ona şöyle demişti: "Şımarma, Allah şımaranları sevmez." Karun'un zenginleştikten sonra kibirlendiği ve halkı unuttuğu görülüyor. 77. ayetin tümünde kendisi şahsında aslında tüm insanlığa öğüt verilmektedir.

Bir süre sonra Karun'un sahip olduğu statü ve serveti Musa peygamberin halkından da birtakım kimselerin kıskandıkları görülüyor. 79. ayette: "Keşke Karun'a verilenlerin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o çok şanslı biri, dediler." Ancak bu kişilere uyarılar yine kendi halklarından servete ve statüye boyun eğmemiş kimseler tarafından veriliyor. Devam eden ayetlerde Karun'un nasıl bir yol izlediği ve sonunun nasıl olduğu da bize aktarılmıştır.

Gelelim Karun'un sonuna… Kur-an'da Karun'un sonu şu ayetle açıklanmıştır: "Onu eviyle birlikte yerin dibine geçirdik. ALLAH'ın dışında kendisine yardım edecek bir bölüğü yoktu; kazananlardan olmadı."

Bir sonraki ayette ise Karun'un durumuna imrenenlerin hali anlatılmakta: "Bir önceki gün onun durumuna imrenenler, 'Demek ki ALLAH kullarından dilediğine rızıkı bol verir, dilediğine de kısar. ALLAH bize lütfetmeseydi bizi de batırırdı. Demek kafirler başarıya ulaşamazlar,' demeye başladılar."

Sonuç olarak Karun, halkına ihanet ettikten sonra Mısır'daki yönetimin üç önemli kurumundan birisinin temsilcisi olmuş oldu. Bu üç şeytani kurumun hiyerarşisi şu şekildeydi: Firavun, politika ve propagandayı temsil ediyordu ve bu kurumun başıydı. Karun, ekonomik gücü temsil ediyordu ki mali yönden çok güçlü olduğunu Kur'an'dan öğreniyoruz. Haman ise silahlı kuvvetleri temsil ediyordu. Bu kıssadan ders alıp Karunlaşmış yahut bu eğilimde bulunan insanları iyi gözlemleyip hallerinden ibret almalı ve onlardan uzak durmalıyız. Statü ve servete tapmamalıyız. Gösterişten ve kibirden uzak durmalıyız. Kur-an'da geçen bu kıssanın verdiği mesajın evrensel olduğunu unutmamalıyız.