Aylardır camilerden sela verilip, cenaze anonsları yapılmadığından, artık ölüm haberlerini Pervasız gazetesinden ya da sosyal medya sayfalarından alıyoruz. Bunların birçoğu yakından tanıdığımız arkadaşlarımız olunca, üzüntülerimiz de katlanarak artıyor.

Sosyal yaşantımızı değiştiren korona, milletin ayarlarını bozdu. Bugüne kadar abdest alıp, mevtanın evine giderek acılarını paylaşan insanlar, artık sadece yorum yapıyor. Rehberinde kayıtlı olan numarayı arıyor, telefona cevap veren mevtanın oğlu, kızı, kardeşi ya da eşi her kimse, üzüntü ve taziye dileklerini iletip, cenaze namazına dahil olamıyor, defin için mezarlığa gidemiyor.

Bir yıl önce, toplum içinde sevilip sayılan ve şehrin eşraflarından olan birinin cenazesinde, iki elin parmakları kadar insan olacak denseydi; “Hadi canım sen de. Sevilip sayılan, topluma yararlı birisinin cenazesinde vefalı insanlar dolar taşar” derdiniz.

İnşallah korona süreci bittiğinde de şimdiki durumdan kaynaklanan mecburi davranışlarımız, hoşumuza gidip te kalıcı hale gelmez.

Ne acı değil mi? ölenin ardından günlerce yas tutan, cenaze evinde yemek pişirilmesine ihtiyaç bırakmayan, hatta cenaze olduğunda sokak yaşamını dahi değiştiren milletken, şu düştüğümüz duruma bakın!

Ne acı değil mi? Vefat sonrası karantina altına alınan cenaze sahibinin ailesi bile babası, annesi, kardeşi, eşi, hatta evladının cenaze namazını kılamıyor, mezarına bir kürek toprak atamıyor.

Yoksa; millet olarak cenaze haberi aldık mı, hemen çevremizdekilerle paylaşıp cenaze evinde toplanır, ailenin acılı gününde üzerimize düşeni yapar, ardından cenaze namazı ve defin için sonuna kadar mezarlıkta bulunurduk.

Daha sonra hazırladığımız yemeklerle birlikte tekrar cenaze evine giderdik, bu ziyaretler bir hafta on gün devam ederdi. Ta ki cenaze yakınlarının acısı hafifleyip, normal yaşantılarına dönmeye başlamasına kadar, yalnız bırakılmazlardı.

Geçenlerde akraba bağımın da olduğu bir vefat haberini alınca, bir başka yakınımı da alarak cenaze evine gittim. Kapının önünde iki kişi, yani ölenin oğlu ve yeğeni vardı. Önce şaşırdım. Galiba haber yanlıştı, çünkü kalabalık bir ailesi vardı, toplanmış olsalar yol bile kapanırdı. Kendimden emin olmadan, mırıldanarak durum ne dedim, “Abi birkaç gün önce babamı halsizlikten dolayı hastaneye götürmüştük, Covid-19 tahlili yaptılar ve yapılan tahlil sonrası hastanızda virüs var diyerek bizi gönderdiler. Bugün de arayıp başınız sağ olsun, cenazenizi teslim alabilirsiniz dediler. Biz resmi prosedürleri yerine getirdik, cenaze nakil aracı şu an yolda, görevliler defin edeceklermiş, zaten ailece karantinada olduğumuzdan, sizin de bizim de yapacak bir işimiz yok, dua edin” demeleri üzerine, oradan ayrılmak zorunda kaldık. Yani cenaze evinde kimsenin olmaması, virüsün yayılmasının önlenmesi maksatlıymış.

Maalesef içinde bulunduğumuz durumun acı tarifi bu!

Millet olarak sarılmayı, karşı karşıya oturup sohbet etmeyi, yiyip içmeyi, cıvıl cıvıl sokaklarda ve caddelerde topluma karışıp, gezip dolaşmayı özledik.

Allah'ın izniyle tez zamanda alınan tedbirler ve aşılar sayesinde, şu virüs belasından kurtulmak dileklerimle.

Allah sonumuzu Hayr eylesin.