T.C. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın, Korona nedeniyle Ankara Hacı Bayram Camii’nde çok az kişinin katılımıyla kılınan Cuma namazında okuduğu Hutbe birilerini rahatsız etti.

“Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Bunun hikmeti, hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir. Yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın İslamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.”

“Canımıza, aklımıza, inancımıza, malımıza ve neslimize zarar veren şeylerden uzak duralım.”

“Faiz, içki, kumar, haksız kazanç, kul hakkına riayet etmeme, ırkçılık, terör” nedeniyle insanların sömürüldüğünü ifade ederek, “Geliniz hep birlikte kendi ellerimizle yaptığımız fenalıklardan dolayı başımıza gelen musibetlerden ders alarak, her türlü kötülükle birlikte mücadele edelim.”

“Sağlığımıza zarar veren şeylerden uzak duralım” diyerek İslam dininin emir ve yasaklarından bahsetti.

Hutbe, günümüzdeki insanların problemleriyle alakalıydı. Bahsedilen ahlaksızlıklar hükmü İslam'ın gelmesiyle kaldırılmış olan önceki dinlerde de yasak olan davranışlardı.

Yüce İslam dininin fetva makamının başkanı olan Erbaş’ın bu sözlerine Ankara Barosu da Erbaş’ın insanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef gösterdiğini söyledi. “Sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyle, sekiz dokuz nesil önceki büyükleriyle aynı zihinsel ve dogmatik sınırlara sahip olmak için insan onuruna karşı gösterdiği büyük direnişten kaynaklanmaktadır. Anılan şahsı ve ona hak veren zihniyeti büyük bir şaşkınlık ve ibretle kınadığımızı tüm kamuoyuna saygıyla arz ederiz” diyen ifadeler kullandı.

Baro Başkanı toplumu infiale sürükleyen bu açıklamasını neden ve kimleri memnun etmek için yapmıştır?

Sahip çıkılan ve insani davranış olarak algı oluşturulması istenilen LGBT'nin açılımı, lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender demektir. Kendimize soralım; hangi anne baba çocuğunun erkek erkeğe ilişkiye girmesini, kız kıza ilişkiye girmesini, erkek iken kız gibi, kız iken erkek gibi davranmasını, sabah başka kadınla, akşam başka erkekle yatmasını ister.

“Doğacak çocuğunun kimden, nasıl ve hangi şartlarda olduğunun önemi yok” der.

Doğan çocuk, babasının kim olduğunu bilmek istemez mi? Böyle bir günahın ürünü olmak ister mi?

Aklı başında olan birisi bunlara nasıl rıza gösterir, savunabilir. Hayvanlar bile böyle ilişkilere girmezken, siz nasıl bu davranışların içinde olanları savunabilirsiniz.

Kur'an-ı Kerim hükümlerinin birilerinin ağzından çıkan büyülü sözler olmadığını öğrenmekte zorluk çeken, hala öğrenemeyen ve kendilerini ışıklar içinde gören zihniyet, Korona'dan dolayı Allah'ın ayetlerini bilbordlara asan ve şehirlerinde hoparlörden ezan okutan ve akıl hocaları olan zihniyetten daha gafildir.

İnsanlığın kurtuluşuna vesile olmak için görevlendirilmiş olan Hz. Peygamber efendimiz, Allah'ın emir ve yasaklarını bildirmiştir, uyanlar kurtulacak uymayanlar ise zelil olacaktır. Allah insanları serbest bırakmıştır, dileyen dilediği gibi yaşar ve söyler ama bunun mutlaka bedelinin olacağını, Allah yine ayetlerinde her aklın anlayacağı şekilde bildirmiştir.

Sizler inkar edebilirsiniz ama yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir toplumda bu ifadelerinizle LBGT'lere sahip çıkarken, samimi dindarlara ve ahlaken bozulmamış insanlara hele hele İSLAM DİNİNE saygılı olacaksınız.