Bugünkü yazımda, zevk düşkünlüğü olarak yorumlanan ve bu sebeple kötü bir üne sahip olan Hedonizm’den (Hazcılık) kısaca bahsetmek istedim.

Hedonizm kelimesi Yunancada zevk anlamına gelen “hedone” kelimesinden türemiştir. Hazcılık olarak tanımlanan bu felsefe kısaca zevkin değerli bir arayış olduğuna dair inancı tanımlar.

Hedonizm felsefesinin kurucusu, Sokrates’in öğrencisi Aristippos’tur. (MÖ 435-386) Bu felsefe türü dünyadan mümkün olduğunca zevk almayı amaçlar. Hazcılık olarak tanımlanan bu felsefe, kısaca zevkin değerli bir arayış olduğuna dair inancı tanımlar. Bazı noktalarda bu amaç uç noktalara gittiği için çok hoş karşılanmaz. Örneğin orta çağda Hristiyan filozofları büyük ölçüde Hedonizm’in geçersizliğini ilan ettiler. Onlara göre bu felsefe Hristiyan inancındaki günahtan uzak durma, Tanrı’nın isteklerini yerine getirme ve Hristiyan imanının, umudunun ve hayırseverliğinin meziyetlerini geliştirme olguları ile bağdaşmıyordu. Rönesans ile birlikte Hedonizm düşüncesi tekrar canlanmış, 18.yy’da ise Hedonizmin ahlaki boyutu Francis Hutcheson ve David Hume vb. filozoflar tarafından dikkatlice incelenmiştir.

Aristippos, insanın kendine acı veren şeylerden kaçmasını ve hazza yönelmesi gerektiğini savunur. Ona göre gerçek haz sürekli olandır, sürekli olan hazzı yaşamanın tek yolu ise bilgiden geçer. Şayet hazza bilgi ile gidilmezse insan zevke esir olur. “Zevke esir olan değil hakim olan mesuttur.” (Aristippos)

Hedonizmin bir diğer temsilcisi olan Epiküros (MÖ 341- MÖ 270), Aristippos’un aksine maddi (bedensel) hazlardan ziyade manevi (tinsel) hazzı savunur. O, mutluluğu ve hazzı Tanrı korkusu ve acısından uzak durmak şeklinde açıklar. “Ben varken ölüm yok, ölüm bana geldiğinde ben burada değilim” diyerek ölüm korkusundan kendini kurtaran Epiküros, kalabalık yerlerden uzak durulması gerektiğine inanır. Böylece insan gereksiz şeylere karşı arzu beslemeyecektir. Pahalı yiyecekler, giysiler ve cinsellik insana anlık hazlar yaşatır ve tekrar ele geçirilemezse insanın acı duymasına neden olur.

Epiküros, insan ihtiyaçlarını üçe ayırarak neyin gerekli neyin gereksiz olduğuna dair bize fikirler vermiştir. Bu fikirleri bizler evrensel ilkeler olarak kabul edip günümüz koşullarına göre tekrardan değerlendirebiliriz.

DOĞAL İSTEK VE GEREKLİ

Dostlar, özgürlük, düşünme, sağlık, yemek, barınak.

DOĞAL İSTEK AMA GEREKSİZ

Büyük bir ev, lüks banyolar, abartılı yemek davetleri.

NE DOĞAL İSTEK NE DE GEREKLİ

Güç, ün.

Ona göre mutluluk; gereksiz şeylerden kaçınarak, doğal ve gerekli şeylerin edinilmesi ile sağlanır.

Epiküros günümüzde yaşamış olsaydı “cep telefonu, araba, internet, aile, kariyer, eğlence, bilgi, cesaret, adalet, sevgi, tatil, yazlık ev, çay, sigara ve alkol” gibi istekleri nasıl sınıflandırırdı ve(ya) biz nasıl sınıflandırmalıyız?

İnsanlar, yemle yakalanan balıklar gibi zevke kapılıp kötülüğe sürüklenirler. (Cicero)

Maddi hazlar beş duyuyla ilgili olduğu için geçicidir, sonludur. Duyu organları doyum noktasına varınca zevk almaz olurlar. (İbn-i Sina)

Zevk ve neşe en yüksek derecesinde hoşa giden acıdır. (Heine)

Zevki kararında bırakmalı yoksa zevkin sonu ıstıraptır. (Neron)

Zevkler insandan insana değişir, her şey her yaşa uygun düşmez. (Gallus)

Kalın sağlıcakla.

Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli: [email protected]