Muğla 2. Ulusal Karikatür Yarışması için yine Muğla’daydık.

Seçici kurul üyeleri bir gün önceden gelmişlerdi. Kısa sürede kaynaştık. Muğla Belediyesi’nin yorulmaz, yerinde durmaz emektarı İskender Alp yine dur durak bilmiyordu. Kültür bölümünün gayretli iki çalışanı Ebru Bıçakçıoğlu, Ahsen Turan yarışmanın sessiz, gizli kahramanlarıydılar. Güzel insan İskender Alp dostumuz, bizlerle konuşurken bile kafasında başka işlerle uğraşıyordu. Yorulmak nedir bilmeyen, ben yaptım diye kasım kasım kasılmayan, işini seven sıcacık bir dostumuz, arkadaşımızdı İskender Alp.

Ebru ve Ahsen yüzlerce karikatürü düzenlemiş, numaralamışlar; önümüze getirdiler. Sonra da mankenliğini yaptılar. Çok da yakıştı onlara mankenlik. Gelen karikatürleri seçici kurul üyelerine tek tek gösterdiler. Yarışma uzun çalışmalar sonucunda sona ermişti.

Geçen yıl da Muğla’nın Karabağlar semtindeki Keyif Oturağı’na davetliydik. Semt olarak Karabağlar başka bir dünya sanki. Ağaçlar arasında, serin mi serin bir yer. İnsanın aklı şaşıyor. Merkeze on beş dakika uzaklıkta, iklim çok farklı…

Masamıza oturduk, beş on dakika geçti geçmedi. Osman Gürün başkan, çevreye gülücükler dağıtarak çıktı geldi. Yine sanatçı dostlarımız gelmiş, ne mutlu bizlere, dedi. Benim yanıma gelince yılda bir kez görüşüyoruz, deyince, ben de biz sizi hemen hemen her gün görüyoruz, sözüme güldü. Sanatçıya bir şey söylerken dikkatli olacaksın, dedi. Mehmet Selçuk, bu yıl seçici kurula yeni gelenleri tanıttı. Osman Başkanın sevecen bakışları yetip de artıyordu.

Birçok başkanla dostluğum vardır. Sevgili Osman Gürün’ün farklı bir yapısı var. Kadifemsi ses tonuyla karşısındakini sarıp sarmalıyor. Yanında yabancılık çekmiyorsunuz. İnsanı saran bu yapısında acaba mesleği olan doktorluk mu yatıyor? Pek sanmıyorum, onun yüreğindeki insan sevgisi, insana verdiği değer yatıyor. Bazen bir çocuk gibi haşarı, dizginlenemez ruhu Osman Başkan’ı farklı kılıyor bence. Yan masamızdaki gençlere takılırken bakıyorum 18-19 yaşında biri oluveriyor. İçtenliği, sevecenliği doruk yapıyor. Ne mutlu Muğlalı insanlara, Osman Gürün gibi başkana sahipler. Başkanımız da halkını kucaklıyor, her seçimde oy oranını artırarak yeni güzelliklere yelken açıyor halkından aldığı güçle, yaratıcı zekasıyla…

Zaman ilerledikçe Muğla ağzıyla konuşmalar masamıza başka bir tat katıyor. Osman Başkan bu işin erbabı, yöneticilikte olduğu gibi. “Biberi sapından tutup altına yatıverdik.” Kızarmış biberin yenilişi ancak bu kadar güzel anlatılır. Tüm masa ağzı açık sevgili Osman Gürün’ü dinliyoruz. Muğla’ya özgü sözler havada uçuşuyor. Kahkahalarımız Karabağlar’da yankılanıyor. Not defterime yazarken zorlanmamak elde değil.

Havadaki serinlik bedenlerimizin açıkta kalan yerlerini ısırmaya başlıyor. Masamızdaki sohbet öyle sıcak ki üşütmüyor bizi. Geçen yıllardan bildiğimden çantamda ince bir rüzgarlıkla gelmiştim. Osman Başkan daha masaya oturmadan bir yere daha uğrayacağım, demişti. Fotoğraflar çektiriyoruz gecenin anısına. Osman Başkan kalkıyor. Giderken de her masaya uğrayıp halini hatırını sormadan edemiyor.

Herkes Başkan olabilir, önemli olan o makamın tam anlamıyla hakkını verebilmektir. Dünyayı ben yarattım havalarında, Başkan seçilince kendi kozasını örüp dış dünyayla ilgisini kesenleri yapacakları başkanlık, yöneticilik kendilerine kalsın. Kendisine yararı olmayanın bulunduğu kente ne yararı olabilir ki? Osman Gürün gibi başkanların sayısı artmadıkça toplum olarak kaybetmeye hazır olmalıyız.

Karikatür yarışmalarının en büyük kazancıydı insan tanımak. Bizler güzel bir insan, değerli bir yöneticiyle tanışmaktan duyduğumuz mutluluğu anlatmakta gerçekten zorlanıyoruz. Osman Gürün anlatılmaz bana kalırsa onu yaşamak en güzelidir. Merhaba güzel insan, büyük başkan Osman Gürün…