Kitap ve kitap fuarları nedeniyle ülkemizde birçok yeri geziyorum. Gezmeyi seven biri olarak ülkemizin çok ama çok güzel yerleri olduğuna tanığım. Doğusundan batısına bir cennet yurtta yaşıyoruz desem abartmış olmam. Bu bir gerçek…

2018 Ekim ayı 6. Edirne Kitap Fuarı nedeniyle bu güzel kentteyiz. Ülkemizin yüz akı yazarları, ozanları, düşün insanları davetliydi.

Edirne, Türkiye ile Yunanistan arasında yer alıyordu. Uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olmuştu. Avrupa’nın en büyük yedi şehrinden biri olmuş. 100 yıl kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olunca tarihi ve mimari açıdan önemli eserler, burada her köşe başında karşımıza çıkmaktadır. Edirne camileri, köprüleri, eski pazar yerleri, kervansarayları, saraylarıyla yaşayan bir müzeden farksızdır.

Edirne’nin en eski halkı Traklar’dır. Bunların soyundan Odrisler’in yörede Meriç ve Tunca ırmaklarının birleştiği yerde bir kent kurdukları bilinmektedir. Sözü edilen kent,  bugünkü Edirne’nin bulunduğu yerdir.

Edirne tarih boyunca çeşitli adlarla anılmıştır: Edirnus, Edrune, Edrinabolu, 16. yy başlarında Edirne olarak adlandırılmıştır. 1361 yılında 1. Murat tarafından fethedilmiş, İstanbul’un alınışına kadar 92 yıl Osmanlı Devleti’nin başkenti olmuştur.

Karasal bir iklime sahiptir. Kışlar iklim etkisine göre değişiklik göstermektedir. Akdeniz iklimi etkisindeyken ılık ve yağışlıdır. Karasal iklim etkisindeyse sert ve yağışlı geçmektedir. Yazlar sıcak ve kuraktır. Baharlarda ise yağışlıdır.

Edirne yıllardır turizmin de gözde kenti. O kadar güzel gezilecek yerleri var ki şaşarsınız. Tarih kokan bu kentte attığınız her adımda eskiyi solumak keyfini yaşarsınız. Eskiyle birlikte çağdaş, modern, yenilikçi insanının cana yakınlığına tanık olmak ne güzeldir. 

Selimiye Camii, Mimar Sinan’ın “ustalık eserim” diyerek övünçle söz ettiği bir yapıydı. Osmanlı Türk sanatının ve Dünya Mimarlık Tarihi’nin baş eserlerindendi. Edirne’nin, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun simgesi durumundaydı. Kentin tam merkezinde yer almaktaydı. Çok uzaklardan dört minaresiyle göze çarpıyordu. Kurulduğu yer düşünülürse Mimar Sinan’ın aynı zamanda eşsiz bir şehircilik uzmanı olduğunu da göstermekteydi. Kesme taştan yapılmıştı. 2475 metre karelik alanı kaplamaktaydı. Mimarlık tarihinde en geniş alana kurulmuş bir yapı olarak biliniyordu Selimiye Camii. Yerden yüksekliği 43,28 metre olan, 31,30 metre çapındaki kubbesiyle ilgi çeker. Ayasofya’nın kubbesinden daha büyük olan kubbe 6 metre genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan sekiz büyük payeye oturur.

Cami, mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında ahşap, sedef, çini, mermer, taş süsleme özellikleriyle de son derece önemli bir yapıya sahiptir. Mihrap ve minberi mermer işçiliğinin baş şaheseridir. Çini süslemelerinin dünya sanatında ayrı bir yeri vardır. İznik’te yapılan bu 16.yy çiniciliğinin en güzel örneklerindendir.

Selimiye Camii’nin 3,80 metre çapında 70,89 metre yüksekliğinde üçer şerefeli dört minaresi vardır. Cümle kapısının iki yanındakiler üçer yollu olup her şerefeye ayrı merdivenlerden çıkılmaktadır. Diğer iki minaresi birer yolludur.

Sadece Kırkpınar güreşleri için değil, tarihsel yapılar için de turistler geliyor. Selimiye Camii’ni görmek için gelenlerin sayısı anlatılır gibi değildir. Köprüleri, sarayları, kervansarayları da epey turist çekiyor…

Selimiye Camii dışında Edirne’de görülecek yerler; Makedonya Kulesi, Hacı Adil Bey Çeşmesi, Meriç Köprüsü, Beyazıt Külliyesi, Eski Cami, Belediye Binası, Bedesten, Karaağaç Tren İstasyonu, Eski Karakol Binası, Sveti Georgi Kilisesi, Adalet Kasrı, Av Köşkü, Merkez Yahudi Havrası, Sarayiçi Balkan Savaşı Şehitliği, Ters Lale Motifi, Lozan Anıtı, Şükrü Paşa Anıtı, Edirne sarayı, Dolmenler (Taş Mezarlar), Uzun Köprü, buraları gezmek için bir süre kalmak zorundasınız. Güzel kenti, güzel insanları görenler, kolay kolay ayrılmak istemiyorlar.

Bir lezzet durağıdır Edirne. Tava ciğerini ünü ülkemize yayılmış, ciğer bu kadar mı lezzetli pişer. Yiyince şaşırıyorsunuz. Köftesinin lezzeti anlatılır gibi değil. Yemekleri ağzınızın suyunu akıtacak lezzette. Sebze yemeklerinde destanlar yaratıyorlar. Yemeklerin üstüne yenilen Ayrabol tatlısı, Edirneliler öyle diyor. Aslı Hayrabolu tatlısıdır.

Edirne’yi ünlü kılan bir başka şey ise Kitap Fuarıdır. Bu yıl altıncısı yapıldı. Ülkemizde bir belediyenin bünyesinde yapılan kitap fuarı destanlar yazıyor yıllardır. Aydınlığa uzanan bu fuarda ülkemizin seçkin yazarları, şairleri, bilim insanları karanlığa ışık yakıyorlar. Fuarın mimarı Ender Bilar, ancak iki yıldır üniversitede görevli, her fuar dönemi bizleri yalnız bırakmıyor. Fuarın oluşmasında genç bir ekip görev yapıyor. Recep Soyupak’ın öncülüğünde güzelliklere yelken açıyorlar. Eksik bulmak olası değil. Dünya iyisi Recep Soyupak’a “Atom Karınca” diyorlar görenler…

Edirne’nin çok sevilen Belediye Başkanı Recep Gürkan; içten, sıcak, yapmacıksız, sevgi dolu bir yöneticidir. Görüp tanışınca kendi şehrinize alıp götürmek isteyeceğiniz nitelikte birisidir. Ülkemizde başarılı, çalışmalarıyla örnek gösterilen birkaç belediye başkanından biridir, üstelik önde gelenidir.

Kitap Fuarının açılışında Belediye Başkanı Recep Gürkan şöyle konuştu: “Yerel yönetimlerin birçok görevi vardır. Sadece şehre alt yapı yapmak, yol yapmak, peyzaj yapmak değildir. En büyük, en önemli görevi şehrin kültür, sanat ve spor yaşamına katkı sağlamaktır. Sanat ve kültürü halkla buluşturmayıp gelecek yüzyıllara taşıyamıyorsanız o şehrin geleceği yoktur. Günümüzde dünya üzerinde yarışan ülkeler değil şehirler, kentlerdir. Edirne geçmişte gurur duyarak Osmanlı İmparatorluğuna 92 yıl başkentlik yapmışsa bugün de aynı gururla hemşerisi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin sonsuza kadar payidar kalması için de aynı gururla dimdik ayakta duracaktır.”

Kitap Fuarını zenginleştirenler, yazar dostlarımızdan bazılarıdır. Nilgün Ilgaz, Aydın Ilgaz, Işık Öğütçü, Umur Bugay, Irmak Zileli, Nurgül Ateş, Nil Pröttel, Savaş Ünlü, Altan Öymen, İsmail Saymaz, Canan Tan, Ender Bilar, Aret Vartanyan, Güngör Mazlum, Yılmaz Özdil olmak üzere 110 yazar fuar süresince kitaplarını imzalayıp söyleşiler yaptılar.

Edirne tarihiyle, lezzetleri, içten insanlarıyla sizleri bekliyor. Yazar Nil arkadaşımız şalını iki kez düşürmüş. Farkına varamadık. İki olayda da Edirneli can insanlar peşimizden koşarak getirmişlerdi. Bu güzel kente gidince 3-5 gün kalın. Bu sürede “üj bej’e” alışacak kulaklarınız. Dostlarınıza sabun meyvelerden, süs süpürgelerden, badem ezmelerinden alın armağan olarak. Zaman geçince yeniden gitmek isteyeceğiniz bir yer olacaktır.