Doğudan Yükselen Işık İbn-i Sina: “Yaşam yoğunluğuyla ölçülür, uzunluğuyla değil.”

Çalışmalarıyla dünya tıp tarihine adını altın harflerle yazdıran unutulmaz bilim insanı ve doktor İbni Sina, batılılar tarafından bilinen ismiyle Avicenna; modern tıbbın gelişimine ışık tutan ve önemli katkıları olan bir isim. Bu haftaki yazımda; 11. yüzyılda yaşamış, İslam dünyasının yetiştirdiği ünlü hekim ve filozof İbn-i Sina’nın psikolojik hastalıkların tedavisi ile ilgili görüşlerini kısaca sizlerle paylaşmak istedim. İyi okumalar.

Dünya tıp tarihine damga vuran biri isim İbn-i Sina. 16. ve 19. yüzyıllar arasında tüm dünyanın tıbbi referans olarak benimsediği bilim insanı olarak dikkat çekiyor. Batılı kaynaklarda “hekimlerin piri ve hükümdarı” olarak tanımlanıyor.

Tıp adamı, astronom, yazar ve filozof İbn-i Sina, Buhara yakınlarındaki bir köyde 980 yılında dünyaya gelmiş ve 1037 tarihinde vefat etmiştir. 57 yıllık kısa diyebileceğimiz bir yaşam serüveni içinde tıp ve felsefe alanına ağırlık verdiği değişik alanlarda 200 kitap yazmıştır.

Eserlerinin en ünlüleri; felsefe ve fen konularını içeren çok geniş bir çalışma olan Kitabü’ş-Şifa (İyileşme Kitabı) ile El-Kanun fi’t-Tıb’dır (Tıbbın Kanunu). Bu iki eser Orta Çağ üniversitelerinde okutulmuştur. Bu iki eserin Türkçe çevirelerine ulaşmak mümkün.

Din adamlarının ruh hastalarını büyücü diye adlandırdıkları Orta Çağ Avrupa’sının bu karanlık, bağnaz tutumuna karşılık, Doğuda İslam dünyasında ruh hastalarına anlayış ve hoşgörü ile bakılmaktaydı. İbni Sina gibi hekimler kişilik gelişmesi, insanın ruhsal yapısı ve ruhsal sağaltım konularında bugün bile hekimleri şaşırtabilecek türden ileri görüşler ortaya atmışlardı.

İbn-i Sina, ruh ve beden sağlığını bir bütün olarak görmüştür. Ruhen sağlıklı olmayan kişi bedenen de sağlıklı olamayacağından zihinsel faaliyetlerin sağlıklı olması gerekir. Aynı şekilde bedenen sağlıklı olmayan kişi ruhen de sağlıklı olamaz. Kısacası ruh sağlığı, vücudu etkileyen her şeyden etkilenir. Özellikle de çocuklarda bunun önemi daha büyüktür

İbn-i Sina, ruh sağlığı için dinlenmenin önemini vurgulamaktadır. Dinlenme ona göre kişiye özgü ayarlanmalıdır. Ayrıca çocuklar için oyun, uyku ve dinlenme ortamı da çok önemlidir. Sağlıklı bir uyku düzeni insanın ruh sağlığı ve beden sağlığı için çok önemlidir. Uzun süre uykusuz kalma zihinde karışıklık oluşturur; fazla uyku ise zihinsel faaliyetlerde sersemlik, uyuşukluk oluşturur. Dolayısıyla uykunun yeterli miktarda alınması önemlidir.

Histeri ve depresyon hastalıklarını ilk tedavi eden hekim olan İbn-I Sina aynı zamanda çocuk hastalıkları ve psikolojisi konusunda sistemli araştırmalar yapan ilk hekimdir. Ona göre alçak yerler havasızdır; çocuğun hareket kabiliyetini azaltır, onda isteksizlik yaratır. Dolayısıyla ruh sağlığı için alçak dağ yamaçlarını tercih etmelidir. Soğuk iklimler sağlık açısından daha iyidir. Yine İbn-i Sina’ya göre deniz kenarları insanın ruh sağlığa açısından uygundur. Çocuğun bünyesini güçlendirmek için yumuşak bir biçimde hareket ettirilmesini ve uyuturken ninni söylenmesini tavsiye etmiş; aşırı öfke ve korkuya kapılmaması için de üzüntü ve uykusuzluğa sebep olacak davranışlardan kaçınılmasını önermiştir.

Müzikle tedavi İslam Alemi’nde öteden beri bilinmektedir. Zekerîya er-Râzî, Farabî, İbn-i Sina gibi islam filozoflarının çoğu aynı zamanda müzikologdur. İbn-i Sina’ya göre tedavinin en iyi yollarından biri; hastanın akli ve ruhi güçlerini artırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele etmek için cesaret vermek, hastanın çevresini sevimli hoşa gider hale getirmek, ona en iyi müzikleri dinletmek ve onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.

İbn-i Sina’ya göre sosyal bir varlık olan insan için sağlık, sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değildir. Bedensel, ruhsal ve sosyal bakımdan tam bir iyi olma hali içerisinde olması gerekmektedir. Ona göre sağlığı koruyan en iyi egzersiz şarkı söylemektir.

İbn-i Sina’nın akıl hastalıklarını tedavi etmesiyle ilgili çok ilginç hikayeleri anlatılmaktadır. Kendisini sığır zanneden bir akıl hastası kasap kasap dolaşarak kesilmesini ve etinin dağıtılmasını ister. İbn-i Sina da kasap önlüğünü giyerek gelir ve hastayı yoklayıp zayıf olduğunu, eğer kuvvetlenirse onu keseceğini söyler. Bunun üzerine yemekleri yiyip, ilaçlarını içen genç, eski sağlığına kavuşur ve kendisine yaptıkları anlatılınca bunları asla hatırlamaz ve çok şaşırır.

İbn-i Sina ile ilgili ayrıntılı bilgi almak isteyen okurlarım, Yrd. Doç. Dr. Ebru Şenocak’ın makalesine bakabilirler. 324993 (dergipark.org.tr)

Kalın sağlıcakla.

Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli; [email protected]