Şehitlerimiz, ömrümün bir yarısıdır. Pek çok yazımda onlara değinir onları anlatırım. Haber muhabirliği yaptığım yıllardan bu yana pek çok şehit ailesi ile mülakatlarım olmuş ve yayımlanmıştır.   Görüşme yaptığım şehit aileleri ile hiç bağımı koparmamış, aramış en azından hatır sormuşumdur. Dereçine Tarihçesini de oluştururken sevgili ustam Mehmet Koç ile konuya ilişkin çalışmalar yaptığımızda, Şehidimizi ve ailesini tanıma fırsatımız oldu. Uzun süren karşılıklı mülakatın sonrasında aşağıda okuyacağınız bölüm oluştu.

İSTİKLALE YUVA YAPAN ŞEHİT; BİLGE İLHAN

Şehit Bilge İlhan; 23.02.1977 tarihinde Elazığ’da dünyaya gelmiştir.  Babasının memuriyeti nedeniyle ilkokulu Ankara’da, ortaokulu İzmir’de okuduktan sonra Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okulu’nu 1991 yılında kazanarak öğrenimine burada devam etmiştir. Buradaki öğrenimini 1996 yılında başarı ile tamamlamıştır. Daha sonra 1 yıl da meslek eğitim alanı olan Deniz Elektrik bölümünü okumak için İzmit-Derince’ye gitmiş ve buradaki eğitimini başarı ile tamamlayarak 30.08.1995 tarihinde Deniz Astsubay olarak mezun olmuştur.

Görevine başladıktan sonra; Özel Harekat Kursu, Komando İhtisas Kursu, Paraşüt Kursu gibi kursları takip etmiş, tüm kursları başarı ile bitirmiştir. Kursların bitiminden sonra Genel Kurmay, Özel Kuvvetler Komutanlığı, 4. Özel Kuvvetler Alayı, 2. Özel Kuvvetler Taburu, 3. Özel Tim komutanlığı’nda göreve başlamıştır. 08.11.1996 tarihinde birliği ile Hakkâri, Çukurca ilçesinde teröristlere karşı mücadele görevini almıştır. Bölgede birliğinin yaptığı birçok operasyona katılmış olup, Üzümlü bölgesinde 11.01.1997 günü yapılan operasyonda şehit olmuştur. Kabri, Ankara Cebeci Askeri Şehitliği’ndedir.

Kahraman Şehit Bilge İlhan’ın babası, 76 yaşındaki emekli polis memuru Tahsin İlhan, şehit oğlu ile ilgili şunları anlatmaktadır:

“Bilge, 1977 senesinde Elazığ’da doğdu. Ben o dönem Elazığ’da görevliydim. İlkokula Elazığ’da başladı. Daha sonra Ortaokul yıllarını İzmir’de okudu. Sınavlara girdi ve Deniz Astsubaylığını kazandı. İstanbul Beylerbeyi’nde eğitimini aldı. Burada eğitim alırken Özel Kuvvetler’e girmiş. İlk görev yeri de Hakkâri, Çukurca, Üzümlü Karakolu’ydu. Görev yerine gitmeden önce evimize geldi.  Sakin ve sessiz bir yapısı vardı. 10-15 gün istirahat edip Hakkâri’ye gitti. Bir Ramazan ayıydı, oğlum ve silah arkadaşları iftarını yapmışlar. O esnada da katıldıkları operasyon devam ediyormuş.  İftardan sonra girilen çatışmada tuzaklanan mayına basarak şehit olmuş. Şehit olmadan birkaç gün önce kendisi ile görüşme imkânımız olmuştu. 3-4 güne kadar izne ayrılacağını söylemişti.   Gelemedi… Cenazesini Ankara GATA Hastanesi morguna getirdiler. Son kez yüzünü orada gördüm.  Yanımdaki askerlere, bakın ölmemiş gözleri açık dedim. Sanki hiçbir şey olmamış gibiydi. Tertemizdi yüzü…”

Şehit Bilge İlhan’ın ablası Berna İlhan, kardeşinin şehit oluşu ile ilgili şunları söyledi:

“Kardeşim askerlik mesleğini çok severek yapıyordu. Ortaokul yıllarında asker olmayı istediğini söylerdi. Deniz Astsubay Okulu’nu kazanmıştı. Orada eğitimler esnasında Özel Kuvvetler’e katılmak için müracaat etmiş ve kazanmış. İlk görev yeri Hakkâri’ydi. O dönemlerde bir arkadaşı şehit düşmüştü. Bu arkadaşının cenazesine katılmıştı. O günlerde bana; Abla ben de şehit olacağım, Allah’ım bana şehitlik nasip etsin, demişti. Doğum gününe birkaç gün kala şehit düştü. Organlarının bağışlanmasını vasiyet etmişti. Şehit olduğu için bu vasiyeti yerine getirilemedi.”

Şehit Bilge İlhan’ın merhum annesi Feyhan İlhan İse 2008 yılında Hürriyet Gazetesi’ne Anneler Günü ile ilgili verdiği demeçte şunları söylemiş:

“Sabah kalktığımda iki kardeş bana sürpriz yapmak için ne yapacaklarını şaşırırlardı. Harçlıklarından arttırdıkları ufacık bir şeyle bana hediye almaya çalışırlardı. Gelip öpücüklerle beni uyandırırlardı. Ben de tabii dünyanın en mutlu annesiydim. O kadar acı ki şimdi Bayramlar, Anneler, Babalar Günü. Özel günlerin artık bizim için bir anlamı yok. Çok acı ve yoğun geçiyor. Daha çok dokunuyor insana. Dışarda annesine, babasına sarılmış oğlum gibi bir delikanlıyı gördüğüm zaman gerçekten yüreğim aşırı derecede burkuluyor. Çok büyük bir acı. Daha açmayan bir gonca güldü benim yavrum. Ama bu vatan için gitti ve şehit düştü. Bayrağa sarıp getirdiler. Al bu senin yavrun dediler.”

Anne Feyhan İlhan, oğlunun şehit olmadan önce kendisini ve teyzelerini arayarak helallik istediğini ve askerliği boyunca notlar tuttuğunu gazetecilere anlatmıştır.

ŞEHİDİN CEBİNDEN ÇIKAN “YAŞADIM, YAŞIYORUM, YAŞAYACAĞIM” ADLI ŞİİR

Şehit Bilge İlhan’ın askeri üniformasından çıkan ve kendi el yazısı ile yazdığı “Yaşadım, Yaşıyorum,  Yaşayacağım” adlı şiir ise ailesi tarafından korunmakta ve şehidin emaneti olarak saklanmaktadır.  Kendi el yazısı ile yazdığı şiir şöyledir:

ÖLMEK İÇİN YAŞAMAK DEĞİL, YAŞAMAK İÇİN ÖLMEK

İNADIM İNAT ..

İstediği kadar su alsın kunduram,

Gemi değilim batmayacağım,

Tutsunlar cehenneme atsınlar beni,

İnadım inat yaşayacağım.

Vursunlar belime,

Kahrolsun vücudum.

Yıllarca kahırdan beter olmuşum,

Ölmeyeceğim.

İstediği kadar dönsün bu dünya…

Yaşadım

                Yaşıyorum

                                Yaşayacağım…

Not: Şehit Astsubay Bilge İlhan’ın dedesi İsmail Şen, 1951 yılında askerlik görevini Urfa Siverek’te yapmakta iken, kaçakçılarla girdiği çatışmada şehit düşmüştür. Şehidin naaşı günün şartlarında getirilememiş, Siverek’te defnedilmiştir. Şehidin mezarı Siverek Barajı altında kalmıştır.