Seçim öncesi siyasilerin yaptıkları açıklamalardan bir kısmı tepki çekip çok konuşulurken, bir kısmı ise, muhalif oldukları için mi bilinmez, ulusal basında pek yer bulamıyor. Bir de haberlerin satır aralarında kalan ama aslında kendisi başlı başına haber olan duyurular var. Bunlardan bir kaçını paylaşmak istedim. Başlıktan da anlaşılacağı üzere; söylenenleri ben söylemedim, onlar söyledi. Yani ben, onların yalancısıyım.

PTT Genel Müdürü bir zamanlar bir açıklama yapmıştı. Hali hazırda 40 bin olan çalışan sayısını, Cumhuriyetin 100.yılında 100 bin kişiye çıkarmak istediklerini, bunun için 55 bin kişiyi işe alacaklarını söylemişti. Açıklamayı okuyunca ben de sizin gibi yaptım; 40 ile 55’i topladım, 95 yapıyor. Belki 2018’de başvurusu alınan 5 bin kişi bu hesaba dahil değildir.

Açıklamanın sonrası da var. Bu amaç doğrultusunda önümüzdeki günlerde 5 bin personel daha alınacakmış. Üstelik KPSS şartı aranmayacakmış ve ilkokul mezunu olmak yetiyormuş. Yalnız küçük bir sorun var. PTT İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı, 2018/1 döneminde başvurusu alınan ve sözlü sınav sonucunda atanmaya hak kazananların atama işlemlerine, şirketin ihtiyaçları doğrultusunda, en geç bir yıl içerisinde başlanacağını duyurmuş. Yani başvuru ve sınav süreci bir yıl, atanma süreci ikinci bir yıl. Ne demişler; sabreden derviş…

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, bir konuşmasında şöyle demiş: "Yönetenler artan fiyatlardan şikayet ediyorlar. Sanki hükümetin başında Kılıçdaroğlu, ekonominin başında da Kemal Bey’in damadı varmış gibi." Özgür Özel demiş, ben onun yalancısıyım.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da boş durmamış, alınan ekonomik tedbirleri eleştirmiş.

Değerlendirmesi şöyle; ‘’Açıklanan tedbirler, bugüne kadar devirdikleri çamların yerine yenilerini dikmeye yetmiyor.’’ Ne yapalım, onun da yalancısı olalım.

AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz’ın Sivas’ta partisinin Belediye Başkan Adayına oy isterken söyledikleri sosyal medyada büyük tepkiye neden olmuş. Yılmaz; "Hilmi Bilgin’e vereceğiniz destek, yarın ruz-i mahşerde beraat belgelerinizden biri olacak diye düşünüyorum." demiş.

Ruz-i mahşerde beraat belgesi yani kıyamet gününde kurtuluş belgesi. Bu yaşına gelene kadar günah hanesine ister istemez bir şeyler yazdırdığını düşünen biri olarak, oyumun kıyamet gününde kurtuluş belgelerimden birisi olacağına inanamadım. Yanlış yazmışlardır diye videosunu izledim. Yanlışlık yok…

İlaçta sabitlenen kur nedeniyle yabancı firmalar Türkiye’ye ilaç satmak istemiyorlar. Eczanelerde bulunamayan bazı ilaçların muadilinin de muadili veriliyor. Bir kısmının etken maddesi az, bir kısmının ise yan etkisi fazla. Diğer taraftan SGK da tedavisi zor bazı hastalıkların ilaçlarını getirmekte ya da ödeme listesine almakta gecikiyor. Ve ne yazık ki ülkemizde, 11 yaşında bir çocuğumuz ilaç beklerken yaşamını yitiriyor. Üstelik Sağlık Bakanı çözüm için söz verdikten haftalar sonra.

Tamam, ben birilerinin yalancısıyım da ilaç beklerken yaşamını yitiren çocuk da mı yalan?

Döndüm, kontrol ettim. Çocukları için ilaç bekleyen ailelerin Sağlık Bakanlığı önünde nöbet tutma eylemi yaptıklarına dair bir haber yapmamışım…