Güncel konumuz “128” falan değil elbette çünkü dünya yanıyor. Virüs kendini yok etmezse tek çaremiz aşılanmak.

Aşı için çağrılan 65 yaş üzeri vatandaşın yüzde 25’i aşı olmayı reddetmiş. Bu ülkenin yüzde 60’ı aptal diyen Aziz Nesin’in yüzünü karartmış. Bu pencereden bakınca düzelme var görünüyor. Kovit-19 branşında çoğunuz gibi ben de uzman oldum. Çok sayıda aşı piyasaya çıktı, kapanın elinde kalıyor.

Bugün için gösterdiği yeri değil, pusulanın kendisini kaybetmiş konumdayız. Aşı bana var sana yok! Sen dur bekle ötekine yapalım! Akdeniz’e çizgi çektik Libya’ya gönderelim…

İyice şaşkına döndük bu arada aylarca istasyonda bekleyen treni kaçırdık. Şimdi sorum şu;

Bu aşı ülkemizde neden paralı olmadı?

Her şey TV’lerde konuşuluyor, sosyal veya yazılı medyada neden hiç konu yapılıp tartışılmıyor? Anlamıyorum.

İlk başlarda Eczacılar Odası Başkanlığı’ndan bir talep geldi:

“İzin verin biz de aşı getirtelim. Üyelerimiz aracılığıyla para ile satalım. Kontrol yine Sağlık Bakanlığı birimleriyle yapılsın.”

Sanki fakir çok umurlarındaydı. Zengin yaşar fakir ölür!. Böyle bir son yok!

Halbuki hesaplansa pandemi belki de ortadan kalkardı. Çünkü bir toplumun yüzde 70’i bağışık hale gelse sorun ortadan kalkar. Böyle diyorlar uzmanlar.

Fakirlik göreceli bir kavramdır. Halkımızın yüzde 70’i zengindir. Azrail’in ayak sesini duyanların hepsi bulur buşurur, rakam ne olursa olsun parayı bulur. Devletin getirdiği aşı isteyene vurulur. Çaresizlik biter arkadaş!

Şimdi “Hani aşı nerede” diyenleriniz olacak ama “Parayı veren düdüğü çalar.” Beş fazla verince bütün “Yok”lar “Var”a dönüşür.

Devletin yükü her alanda azalır insanımız huzura kavuşur.

İlk tren gitti ama ikincisi var, vakit yine de çok geçmiş değil.

Sorumlu makam, muhalif partiler, ilim adamları, yazarlar bu konuda ağzını açmıyor. Bu açıyı konuşmuyor yazmıyor. Kendi zekamdan şüphelenmeye başladım. Sonunda yazdım işte. Sizler de altına görüşlerinizi yazın lütfen aynı kanıdaysanız, sosyal medya üzerinden paylaşın. Cevaplarınızı bekliyorum.