Yerel yönetimin eksiklikleri oldu mu vurun abalıya misali, hepimiz sallıyoruz satırı.

Yapılan eleştirilerde çoğunlukla haklı olabiliriz amma ve lakin Hoca Nasreddin’in dediği gibi, “hırsızın hiç mi suçu yok” diyerek de düşünmeliyiz.

Güzelim Akşehir’de hep birlikte nefes alıp nefes veriyoruz. Zengin, fakir aynı sokakta oturmasa da aynı caddede yürüyoruz.

Malum, yer seçimi çok planlı programlı olmayan şehir hastanemize ulaşabilmek için sanayi bölgesinden geçmemiz gerekiyor. Bu esnada bazı esnafların çöp konteynerlerine atamadıklarını, kendi gözünden ırak ama gelip geçenlerin gözüne sokacak şekilde, yol kenarlarına attıklarını görüyoruz.

Karşısında okul bulunan mahrukatçılara gittiğinizde, oradaki işyerlerinin de kaba atıklarını, sözde spor kompleksi olarak yapılan aquapark civarına döktüklerini, hatta bunların yığınlar oluşturduğunu görüyoruz.

Boş arsaların kenarlarına dökülmüş hafriyat, boş şişelerden tutun da eski ayakkabı ve yataklara kadar envaiçeşit evsel atıkların buralara döküldüğünü görürsünüz.

Bazı merkez mahallelerde, zaten alenen hayvancılık yapıldığını biliyoruz. Hayvanlara ait saman, yem ve haliyle gübrelerinin de sokaklara döküldüğünü görmeyenimiz yoktur.

Belediye, mutfaktan çıkan ve benzeri makul tüm atıklarımızı çöp konteynerlerine atmamızı isterken, yasak olan diğer atıkları da sokağa atmak yerine, kendi imkanlarınızla belediyenin gösterdiği alanlara taşımakla sorumlusunuz.

Temizlik görevlileri tüm mahallelerin çöp konteynerlerini düzenli olarak boşaltıyorlar. İstisna olduğunda, yetkililere bilgi verildiği takdirde de ivedilikle gereğinin yapıldığını biliyoruz.

Yürüyüş yaptığım esnada, bir arsa içinde rastladığım cansız köpek bedeni fotoğrafını, Zabıta Müdürü’ne akşam saatlerinde WhatsApp’tan gönderdim. Üzerinden bir saat geçmeden ölmüş hayvanın alındığına dair fotoğraf tarafıma iletildi.

Yani demem o ki; sağlığımıza zarar veren, şehrin görüntüsünü kirleten atıkları, lütfen sözde ikametinize uzak, gerçekte şehrin ortası olan yerlere dökmeyin çünkü size uzak olan başkasına yakın oluyor ve toplum olarak, önce sağlık sonra görsel olarak rahatsız oluyoruz.

Onlara göre zula sayılan sokaklarda, özel araçlarının içinde durarak ya da hareket halinde alkol alan, yüksek sesle müzik açan ve yetinmeyip araçtan inip oynayan, silahla ateş eden, boşalan şişelerini sağa sola atan hatta bazen kıran, haliyle sarhoş araç kullananlar; sizler de toplumu rahatsız ettiğinizin farkındasınız değil mi?

Bunun adı özgürlük olamaz çünkü sizin özgürlüğünüz, bir başkasının özgürlüğüne mani olduğu yerde biter, unutmayın!

Mahalle muhtarları, sorumluluğunu aldıkları mahallelerinde; çevreye zarar veren, huzursuzluk oluşturan ve kirletenlere sözle müdahaleyle birlikte yetkililere de haber vererek, mahallesine sahip çıkmalıdır.

Oda Başkanları da üyelerini, buna benzer olumsuz konularda önce uyarmalı, yeterli olmuyorsa cezai işlem için yetkilileri bilgilendirmeliler.

Velhasılı kelam, sevgili Akşehirliler; başta belediye ve güvenlik kuvvetlerimizden sorumlu oldukları sorunları çözmelerini beklerken, bizler de kurallara uyalım, uymayanları uygun dille uyaralım ya da ilgili birimleri arayarak, yaptıklarının cezalarını çekmelerini sağlayalım.