İsmailağa Cemaati lideri ve İslam alimi Mahmut Ustaosmanoğlu hoca efendi, 23 Haziran günü 93 yaşında vefat etti.

24 Haziran Cuma günü, başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve devlet erkanı olmak üzere, başka ülkelerden ve şehirlerden, yüz binlerin katılımıyla, Fatih camisinde Mahmud Hoca efendi’nin oğlu Ahmet Ustaosmanoğlu tarafından kıldırılan cenaze namazı sonrasında, mürşidi Ahıskalı Ali Haydar efendi’nin kabri yanında, toprağa verildi. Allah Teala rahmet eylesin.

Cemaatten Mahmut Eren hoca cenaze namazı öncesi, “bu sevgi seli, bu mahşeri kalabalık, nefreti mezhep, yalanı meslek, iftirayı meşrep edinenlere rağmen, ömrü boyunca sadece ALLAH diyen ve İslam’ın emirlerini tavizsiz yaşayan bir kulun, ne kadar sevildiğini, ne kadar sevilmesi gerektiğini ve ne kadar sevilebileceğini en gür sesiyle bize ispat ediyor. Ey cemaat, Allah’tan başkasına müşteri olmayın. Uzaktan yakından iştirak ettiniz, Allah şehadetlerinizi, haklarınızı ve dualarınızı kabul eylesin. Başta devlet büyüklerimiz olmak üzere, Allah hepinizden razı olsun” sözleriyle, cemaatten helallik alındı.

İslam’ın Farzlarını ve Sünnetlerini eda ederken, başkalarına da ilim, irşat ve daveti, vazife edinen Mahmut efendi, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in günlük hayatta yaşanan sünnetleri var, dördünü terk ettiğimi gören, arkamda namaz kılmasın” ve yine “kuşluk namazını terk edeceğime, Mahmud ölsün daha iyi” diyebilmiştir. Teheccüd, kuşluk, işrak, evvabin, tahiyyetü’l-mescid, abdest şükür namazı gibi, sünnet ve nafile ibadetlere, çok ehemmiyet verdi.

Cemaatine “Mahmudçular” ismiyle zikredildiğini duyduğunda, Cuma hutbesinde “Mahmudçular diyorlar, Allah aşkına! ben yeni bir din mi? icat ettim!’’ diyerek, üzüntüsünü dile getirmişti.

Ali Haydar efendi’nin “Dîn-i Mübîn-i İslam’ın devam ve bekası emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münkerin devamına, Dîn-i Mübîn-i İslam’ın yıkılması ise emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münkerin terkine bağlıdır” sözünü, çokça nakleder ve bunun için de, şehir şehir dolaşırdı.

Emri bil-maruf yapılmasıyla alakalı, “İstanbul’un bütün evleri medrese olsa, emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münker olmasa, bir değer ifade etmez. Allah aşkına acıyın bu insanlara. Sel gibi cehenneme akıyorlar” diyerek, insanların öncelikle kendilerinden sorumlu olduğunu lakin bunun akabinde, diğer insanların da İslam’ın emir ve yasaklarına uymaları konusunda, uyarılmalarının mecburiyeti üzerinde dururdu.

Ali Haydar efendi’den ve Zahid el-Kevseri'den icazetli, Emin Saraç Hocaefendi çeşitli vesilelerle, “Ali Haydar efendi hazretleri’nin muradını, Mahmud Efendi hayata geçirdi. Çünkü Ali Haydar efendinin tek arzusu, ilmin yayılması sakal, cübbe, şalvar ve çarşaf gibi, İslam şiarlarının canlanmasıydı” demiştir.

Mahmut efendi, İslam’ın hayat tarzını tekrar diriltme adına, verdiği mücadeleyi başarmış olarak, ahirete göçmüştür.

İmam-ı Rabbani Hazretleri’nin torunu, Medine’de yaşayan Muhammed Mazhar el-Faruki hazretleri, Mahmud efendiyi ziyareti sonrasında, “ben dünyayı gezdim, bu asırda onun gibi şeriat ve tarikatı birlikte yaşayan zat, görmedim” demiştir.

Ehl-i Sünnet alimlerinden, Seyyid Muhammed Alevi el-Maliki, Mahmud efendinin vefatından on gün kadar önce, misafiri olmuş ve “dünyada birçok cemaatler gördüm, kimisi ilme önem verip tasavvufu zayi etmiş, kimi de tasavvufa ihtimam gösterip, ilmi zayi etmişlerdi, ama Mahmud efendi ve cemaati, ilimle ameli, şeriatla tarikatı, birlikte yaşayıp ve yaşatan müstesna cemaatlerden” demişti.

Yine 2009 yılının aralık ayında Mahmud efendiyi ziyarete gelen Büyük Muhaddis Allame Muhammed Avvame, “Hazreti Ali, Küfe’deki ilmi görünce İbn Mesud hakkında, Allah İbni Mes’ud’a rahmet etsin. Gerçekten bu beldeleri ilimle doldurmuş” sözünü naklettikten sonra, devamında “Allah Mahmud efendi’ye merhamet etsin. Gerçekten bu beldeleri ilimle doldurmuş” demişti.

Dünya çapında meşhur alimlerden olan Muhammed Ali Sabuni, Mahmud Efendi için, ''bu zat sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın şeyhidir” demiştir.

Allah’ın emir ve yasaklarına uyarak, Allah Resulünün yaşamını gaye edinmiş, örnek Müslüman olmayı hedefine koymuş ve başarmış, dar-ı beka göçmüş olan Mahmut efendi’ye, tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Ne büyük bahtiyarlık, hayrla yad edilenler ordusuna dahil olmak/olabilmek...