BİK Genel Müdürlüğü’nce oluşturulan Kontrol Kurulu’nun yapmış olduğu denetim sonrasında hazırlanan 14 Temmuz 2021 tarihli RAPOR’da şu ifadelere yer verildi:

“...Akşehir Postası Gazetesi’nin Kurumun yukarıda belirtilen kanun, yönetmelik ve genel kurul kararlarında belirtilen ilgili maddelerden; fikir işçisi kadrosunda muhabir olarak gösterdiği iki muhabirin gazetecilik mesleği dışında başka bir işle alakalı faaliyetlerinin bulunduğunun tespit edildiği,

Her iki muhabirin, 67 Sayılı Genel Kurul Kararı’nın 20. Maddesi ile bu Genel Kurul Kararı’nın yerine yapılan Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliği’nin 43. Maddesinde bahsedilen kadrosunda beyan edilen; fikir işçilerinin gazetecilik mesleği dışında herhangi bir faaliyette bulunamayacağı hükmüne aykırılık oluşturduğunun tespit edildiği…”

Yapılan kontrolde, bazı aylara ait kadro listelerinin incelenmesi sonucunda; söz konusu iki çalışandan birinin, yerel basının Konya Valiliği denetiminde bulunduğu 2012 yılında işe alınarak, vergi mükellefi olduğu halde sonrasında “Muhabir” olarak gösterildiği belirlendi. Akşehir Postası Gazetesi’nin, 67 sayılı Genel Kurul Kararı’nın 20 ve 73’üncü maddelerini geçmiş yıllarda 700 gün yerine getirmediğinin anlaşılması üzerine, bu sürelerdeki ilan istihkakı karşılığında alınan tutarın, bahsi geçen yönetmeliğin 26. maddesi uyarınca mahsubunu öneren rapor, BİK Yönetim Kurulu tarafından kabul edilerek yürürlüğe girdi.

Karar doğrultusunda; Akşehir Postası Gazetesi, geçmişte 700 günlük sürede aldığı, Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü’nce verilmiş Resmi İlan ve Resmi İlan sayılan toplam ilan bedeli, kendi kontenjanından mahsup edilecek tutarı aşmadığı aylarda, resmi ilan yayımlayamayacak.

Hatırlanacağı üzere, 4 Nisan 2011 tarihinde yayımlanmaya başlanan Akşehir Postası Gazetesi, yayın hayatına geçmeden önce hem PERVASIZ hem de İSTASYON Gazetelerinin patent haklarına tecavüze yeltenmişse de başarılı olamamıştı.

Tıpkı bugün olduğu gibi o gün de; kanun, yönetmelik ve mahkeme kararlarını bilmiyorlardı ya da o günlerde birilerine çok güvendiklerinden dikkate almıyorlardı.

Atasözünde olduğu gibi; bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde ele geçersin çekirge...