Atatürkçü Düşünce Derneği Akşehir Şubesinin yaptığı “Tarikat ve Cemaat Yurtları Kapatılsın” başlıklı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Geçtiğimiz günlerde Fırat Üniversitesi’nde yaşanan intihar olayı hepimizi derinden sarsmıştır. Cemaat yurtlarında daha önce de yaşanan yüzlerce vaka var. Bu tür olaylar toplumda ciddi travmalara yol açıyor. Gençlerimiz karanlığın içine sürükleniyor. Yükseköğretim kamu yurtlarının sayısı maalesef yetersiz. Her 100 öğrenciden sadece 18 tanesi devlet yurdunda yerleşebiliyor. 

Bu özel öğrenci yurtlarının birçoğu cemaat bağlantılı, fiyatlarda diğer özel yurtlara göre daha cazip. Öğrencilerimizden özellikle düşük gelir seviyesinde olanlar bu yurtlara kayıt olmaya mecbur bırakılıyor. Her cemaat yurdunun kendine ait özel kuralları oluyor. Bu kurallara uymayan öğrenciler yurttan atılıyor. Birçok denetimden muaf tutulan ya da bilerek denetlenmeyen bu yurtlar gençlerimizi geleceğini karartıyor.

2019 yılında tarikat ve cemaatlere daha fazla alan açmak için yapılan bir düzenlemeyle yükseköğrenim düzeyindeki yurtların açılış izni ve denetleme yetkisi Milli Eğitim Bakanlığından alınarak, Gençlik ve Spor Bakanlığına devredilmiştir. Bu yetki devrinden sonra sorunlar katlanarak artmaya devam etmiştir.

Devletin kurumları cemaat, vakıf, ve dernekler tarafından kuşatılmış durumda. Kamuoyuna yansıyan haberlerde her cemaatin bakanlıklarda kontenjanları olduğu konuşuluyor. Gençlerimizin bin bir zorlukla kazandığı üniversiteler de böyle durumların yaşanması kaygı verici. Bu vakıf yurtlarında yaşanan olayların üstü kapatılıyor, bu konuların araştırılması mecliste iktidar partisinin oylarıyla reddediliyor.

Hala hafızlarımızda tazeliğini koruyan Adana Aladağ da 11 kız öğrencinin yanarak can vermesi, Ensar Vakfı’nda yaşanan taciz olayları Antalya’da yaşanan ve  bir üniversite öğrencisinin başının kesilmesi vahşeti şimdi de bu intihar olayı sıra da kim var, ne var bu haberler ne zaman bitecek... Bu olaylara dur demek iktidarın elinde, cemaatleri oy deposu olarak gören zihniyet bu yaşanılan olayların sorumlusudur. Bu olaylara seyirci kalmak FETÖ olaylarından ders alınmadığının göstergesidir. Bir cemaat gitti hemen arkasında ki boşluğun başka cemaat tarafından doldurulması için adeta seferber olan yöneticiler var. Bu kirli ilişkilerin bedelini gencecik çocuklarımız ödüyor

Yurtlar, cemaatlerin yardım adı altında toplanan finansal hareketlerini gizleyebilmesi için bir örtü, hem de yoksul halk çocuklarını kendilerine bağlayabilmek için bir araç olarak kullanıyor. Sosyal politikalardaki kısıtlamalar nedeniyle ülkemizde öğrenciler için yeterli yurt imkanları yaratılmaması nedeniyle yoksul çocuklar bilinçli biçimde bu yurtlara yönlendiriliyor. Siyasi iktidar bu duruma sadece göz yummakla kalmıyor, sürekli yaptığı yasal düzenlemelerle daha da teşvik ediyor. Gerek devlet içindeki bağlantıları, gerekse yarattıkları korku iklimi nedeniyle bu yurtlar ne mekânsal ne işleyiş ne de personel açısından denetlenebiliyor. Hal böyle olunca bu yurtlarda çok sayıda olumsuz durum, kimi zaman da vahşet derecesinde yukarıda değindiğimiz olaylar yaşanıyor.

Dinci-gericilik açısından tümüyle kadrolaşma zeminine dönüşen bu yurtlar derhal kamulaştırılmalıdır. Cemaat ve tarikatların eğitimin herhangi bir aşamasına, herhangi bir biçimde dahil olmasına izin verilmemelidir.”