1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle akciğer kanseri hakkında bilgiler veren Özel Park Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem GÜRSOY, her hastanın kanserinin farklı olduğunun anlaşılmasıyla geliştirilen kişiye özel tedavi yöntemlerinin son yıllarda yüz güldürücü sonuçlar verdiğini belirterek erken teşhis ve yarar sağlayabilecek hastaların saptanması için gerekli testlerin önemine değindi.


Akciğer kanseri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ölüm sebepleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Her yıl dünyada ortalama 1,5 milyon insan akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu rakam kansere bağlı ölümlerin %20’sini teşkil ediyor. Bu nedenle akciğer kanserinin tanı ve tedavisinde atılan her yeni adım büyük önem taşıyor.


Özel Park Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Gürsoy, kanserden korunma ve erken teşhisin, kanserle mücadelede en önemli adımlar olduğunu ifade ederek kişiye özel tedavilerin akciğer kanseri tedavisindeki önemine değindi.


mso-fareast-font-family:"Times New Roman";color:black">Akciğer kanseri tedavisindeki ilerlemeler


Akciğer kanserlerinin küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserleri olmak üzere başlıca iki büyük gruba ayrıldığını belirten Dr. Meltem Gürsoy %80-85 ile en büyük grubu küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinin oluşturduğunu söyledi. Bu hastaların %70-80’inin ileri evrede hekime başvurduğunu ifade eden Dr. Meltem Gürsoy kısa süre öncesine kadar ileri evrede başvuran bu hastaların kemoterapi dışında başka bir tedavi şansları olmadığını belirtti. Son yıllarda akciğer kanserlerinin biyolojisinin anlaşılması ve kansere neden olan genlerin tanımlanmasıyla, kemoterapi dışında önemli kişiye özel tedavi yöntemlerinin kullanılmaya başlandığını ifade eden Dr. Meltem Gürsoy bu tedavilerin kemoterapiden farkını şöyle anlattı: “Kemoterapi ile elde edilen yanıtlar ve yaşam süresi biz doktorları tatmin etmiyordu. Ayrıca hastaların genellikle ileri yaşlarda olması ve kemoterapinin yan etkileri tedaviyi daha da zorlaştırıyordu. Bu tedaviler dışında hastalığın genetik araştırma ve hastalığa sebep olan gen mutasyonunun tespitiyle, kişiye özel gen tedavilerininde günümüzde yapılmaya başlamasıyla tedavide yeni ufuklar açılmıştır. Bu tedaviler kemoterapiye göre daha etkindir, daha iyi sonuçlar vermektedir. Ayrıca yan etkileri de kemoterapiye kıyasla belirgin derecede azdır” diyerek hastaların ilgili gen mutasyon testleri konusunda hekim tarafından yönlendirilmesi gerektiğini ifade etti.


 


 


 


 


Yeni tedavi yöntemleri geliyor mu?


Kişiye özel tedavi yöntemleri dışında akciğer kanseri tedavisindeki en önemli gelişmelerin immüoterapi alanında kaydedildiğini belirten Dr. Meltem Gürsoy, “Aslında kanser hücreleri bağışıklık sistemimiz tarafından tanınabilmekte ve yok edilebilmektedir. Ancak kanser hücrelerinin bazıları bağışıklık sisteminden kaçmayı başarabilmekte ve hastalık oluşturabilmektedir. Kanserin bağışıklık sistemi tarafından tanınmasını sağlamak uzun yıllardır araştırmacıların en önemli amacı olmuştur. Araştırmalar sevindirici sonuçlar vermeye başlamıştır. Bağışıklık sistemini kansere karşı harekete geçirmek için iki önemli tedavi metodu geliştirilmiştir. Kanser aşıları ve bağışıklık sistemi aktivatörleri. Her iki tedavi metodu da kansere karşı bağışıklık sitemini aktive etmeyi ve vücudumuzun kendi silahlarını kanser hücrelerine karşı kullanmayı amaçlamaktadır” diyerek elde edilen önemli başarılara vurgu yaptı.


Kemoterapi tedavisi ne zaman son bulacak?


Kemoterapinin yan etkileri ve elde edilen yaşam sürelerinin tatmin edici olmamasına rağmen halen akciğer kanseri tedavisinde önemli yer bulduğunu belirten Dr. Meltem Gürsoy, “Her ne kadar yan etkileri fazla olsa da doğru hasta seçimi yapıldığında kemoterapi ile de önemli kazanımlar elde edilebiliyor. Bu nedenle hastaların doğru merkezi ve doğru doktoru bulması gerekiyor” dedi.


En önemlisi korunma ve erken teşhis


Kanserden korunma ve erken teşhisin kanserle mücadelenin en önemli aşamaları olduğunu da vurgulayan Dr. Meltem Gürsoy, “En önemli şey başta hastalanmamak ve hasta olunduysa erken teşhis etmek. Halkımızı tütün ve tütün ürünlerinden korumamız, doğru beslenmelerini ve hareket etmelerini sağlamamız gerekiyor. Halkımızın hastalık belirtileri konusunda eğitimli olması ve düzenli doktor kontrolüne gitmeleri de erken teşhis açısından çok önemli. Bu şekilde başta akciğer kanseri olmak üzere tüm kanserlerin görülme oranlarında belirgin gerileme ve erken teşhis sayesinde de tedavi başarısının artmasını sağlayabiliriz” diye konuştu.