İslam'ın şartlarındandır oruç tutmak. Oruç, Müslüman olan herkesin Ramazan ayı boyunca tutmak zorunda olduğu bir ibadettir. Allah Teâla’nın emriyle (el-Bakara, 2/183-185) farz kılınmıştır.

İslam dini kolaylaştıran bir güzelliğe sahip olduğundan, yolculuk yapan, hasta olan, hamile olan ya da çocuk emziren, bedenen zor işlerde çalışan ya da çok yaşlı olanlar haricinde, deli olmayan ve akil baliğ olan sağlıklı her Müslüman, Oruç tutmakla mükelleftir. Kısaca oruç tuttuğunda sağlık sorunları yaşamayacak her birey, oruç tutmakla sorumludur.

Müminler; ihlas ve samimiyetle Allah’a kulluk bilinci çerçevesinde, sağlık sorunu yaşadıklarında doktorlarla istişare ederek bu kararı vermeleri ve keyfi değerlendirmelerden kaçınmaları gerekir.

Her ibadette olduğu gibi, Oruca niyet etmek de farzdır. Niyetin kalben yapılmış olması yeterli olsa da dil ile de ikrar etmek eftaldir.
İmsaktan önce, niyet ettim Allah rızası için yarın oruç tutmaya denilebileceği gibi imsak sonrasında, niyet ettim Allah rızası için bugün oruç tutmaya diyerek de kalp ve dil ile ikrar edilebilir.

Bu niyetlenmenin vakti, akşam namazının vaktinin girmesi ile başlar, ertesi günün öğle namazı vaktine bir saat kalana kadar sürer.
Oruç tutmak niyetiyle yatmak da niyettir, sahura kalkılmasa da oruca niyet edilmiş olur. Fakat Oruç için sahura kalkılması zaten fiili bir niyettir. Kişi sahura kalkamamış olsa bile, bu bilinçle niyetli sayılır.

Ramazanın her günü için ayrı ayrı niyet edilmesinin gerekli olduğunu İslam alimleri söylemektedir. Çünkü her günün orucu kendi başına ayrı bir ibadet olup, diğer günlerde tutulan veya tutulacak olan oruçla ilişkisi yoktur. Dolayısıyla bir günün orucu bozulduğu zaman, sadece o günün orucu bozulmuş olur, öteki günlerin orucu bundan etkilenmez.

Oruç, tan yerinin ağarmaya başlamasıyla başlar. Güneş batıncaya kadar, yemeden, içmeden ve cinsel ilişkiden uzak durmakla beraber, nefsin kötü arzularına her zamankinden daha çok gem vurarak, vücudun tüm azalarıyla birlikte yerine getirilen bir ibadettir.

Dinimiz kişileri güçlerinin yeteceği nispette ibadetlerden sorumlu tutmuş, güçlerini aşan veya sıkıntıya mahal verecek durumlarda kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir. Bu tür özel durumda olan kişiler, müftülük yetkilileriyle irtibata geçerek çözüm bulabilirler.

ALLAH BİZLERİ İNANARAK, ŞİRK VE ŞÜPHEYE DÜŞMEDEN, KARŞILIĞINI SADECE ALLAH'TAN UMARAK İBADET EDENLERDEN EYLESİN, İNŞALLAH.