GÖNÜLLÜLÜKTE MOTİVASYONUN SIRRI

Deprem oluyor, sel geliyor, yangın çıkıyor… İnsanlar panik içinde kaçarken bir grup insan tersine, yani yangına, suya, enkaza doğru koşuyor. İşte gönüllülük dediğimiz şey tam da bu. Peki ama nedir bu gücü veren?

Çıkar Yok, Amaç Büyük

Gönüllü sahaya çıktığında karşılığında ne maaş, ne prim, ne de ödül bekler. Onu harekete geçiren şey, karşısındaki insanın hayatıdır. Bir canı kurtarmak, bir yaralıya su uzatmak, bir çocuğun elini tutmak… Belki de gönüllülüğün sırrı, insanın içindeki en saf iyilik duygusudur.

Paylaşmanın Mutluluğu

Bir gönüllü, zamanını, emeğini, bilgisini paylaşır. Yorgun düşer ama vicdanı hep rahattır. Çünkü bilir ki, paylaştıkça büyür insan. Afet anlarında gönüllülerin gözlerindeki ışık, aslında insanlığın ortak vicdanıdır.

“Benim de Bir Katkım Var” Duygusu

Gönüllülüğü ayakta tutan bir diğer motivasyon da aidiyet hissidir. İnsan “ben de bir işe yarıyorum” dediğinde, varoluşunun anlamını bulur. Afetlerde gönüllüler sadece enkaz kaldırmaz; aslında toplumun moralini, umudunu da kaldırır.

Nesilden Nesile Aktarılan Değer

Bizim kültürümüzde imece vardır, yarenlik vardır, komşuluk vardır. Gönüllülük aslında bu değerlerin günümüz dünyasındaki karşılığıdır. Çocuk, babasının afet bölgesine koştuğunu gördüğünde, yarın aynı yola çıkacaktır.

Son Söz

Gönüllülük bir maaş bordrosu değil, bir vicdan muhasebesidir. Gönüllüyü sahaya süren şey para değil, kalbinin sesi, vicdanının çağrısıdır. İşte bu yüzden gönüllülük, afetlerde unutulan değil,

hatırlanması gereken altın anahtardır.

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }