Bu şehir, hızlı adımlarla değil; yavaşça fark edilen ayrıntılarıyla konuşuyor. Her sokak, her duvar, her taş… bin yıllık bir hikâyenin sessiz anlatıcısı.
Selçuklu nüfusu 2024 yılına göre yaklaşık 700.358 civarındadır.
Görün: Kültürün, İnancın ve Bilgeliğin İzinde
Mevlâna Müzesi ve Dergâhı
Selçuklu’nun kalbinde, insanları yüzyıllardır aynı noktada birleştiren Yeşil Kubbe duruyor.
Mevlâna Müzesi; yalnızca bir türbe değil, hoşgörünün dünyaya yayıldığı bir merkez. Semahanenin kokusu, derviş hücrelerinin sessizliği, Mesnevî’nin derin çağrısı… burası, kalbinize fısıldayan bir bilgelik yurdudur.
Karatay Medresesi – Çininin Zamana Meydan Okuyuşu
1251 tarihli bu Selçuklu medresesi, Anadolu’nun çini sanatının göz kamaştıran örneklerini sergiliyor.
Turkuaz, lacivert ve beyazın taş üzerindeki uyumu; göğe açılan bir portalle karşılaşmış hissi veriyor.
Her motifte başka bir çağ, başka bir düşünce saklı.
İnce Minareli Medrese – Taşın İnceliği
- yüzyıldan kalma bu estetik yapı, taş işçiliğinin sel gibi aktığı bir mimari şaheser.
Günümüzde Taş ve Ahşap Eserler Müzesi olarak hizmet veren medrese, Selçuklu’nun geometriyle kurduğu sanat dilini gözler önüne seriyor.
Hissedin: Sille’nin Sessiz Yokuşları ve İnancın İzleri
Selçuklu’ya bağlı Sille, şehrin içinden yalnızca birkaç dakika uzaklıkta; fakat tarih bakımından yüzyılların ötesinde bir köy.
Aya Elenia Kilisesi
Rivayete göre 327 yılında, Roma İmparatoriçesi Helena’nın bölge ziyareti sırasında yaptırıldığı söylenen kilise, Bizans’ın erken dönem mimarisini taşıyor.
Dar sokaklarından yukarı doğru yürürken taş evler, kuyular ve kemerli kapılar size zamanın ağırbaşlı bir
ritimle aktığını hissettiriyor.
Sille; Müslüman ve Hristiyan halkın yüzyıllarca yan yana yaşadığı bir Anadolu mozaiğinin canlı tanığı.
Burada her köşe, “birlikte yaşamanın” mütevazı bir hatırası.
Soluklanın: Doğanın ve Modern Yaşamın Kucaklaştığı Mekânlar
Tropikal Kelebek Bahçesi
Selçuklu’nun en modern dokunuşlarından biri: Türkiye’nin ilk tropikal kelebek bahçesi.
Sera kubbesinin altında yüzlerce kelebeğin renk dansı, tropik bitkilerin arasından süzülen ışıkla birleşiyor.
Şehrin sert karasal ikliminden bir anda tropik bir iklime geçiş… Konya’da birebir hissedilebilecek en şaşırtıcı deneyimlerden biri.
Konya Bilim Merkezi
Türkiye’nin TÜBİTAK destekli ilk bilim merkezi.
Yalnız çocuklar değil, yetişkinler de burada merakın peşine düşüyor.
Uzay, fizik, biyoloji, robotik… modern bilimin kapılarını açan bir yolculuk.
Keşfedin: Meydanların Sessizliği, Tepelerin Duru Manzarası
Alaeddin Tepesi ve Alaeddin Camii
Şehrin ortasında, Konya Ovası’nın içinde yükselen bir tarih adası.
Selçuklu sultanlarının türbeleri, gölgeli yürüyüş yolları ve tarihî Alaeddin Camii ile şehir panoramasını en dingin hâliyle sunar.
Akşamüstü burada rüzgârla dolaşırken, Konya’nın asırlardır değişmeyen geniş ufkunu hissedersiniz.
Tadın: Selçuklu’nun Sofra Mirası
Konya mutfağı, sade ama derin tatların durağıdır.
- Etliekmek: İncecik açılmış hamur, kıyma ve odun ateşinin ortak zaferi.
- Fırın kebabı: Yüzyıllardır tandır kültürünün devamı.
- Bamya çorbası: Şehrin düğünlerden bayramlara uzanan geleneksel lezzeti.
- Sille sac arası: Ceviz ve şerbetin taş fırın kokusuyla birleşmiş tatlı bir hatırası.
Bu şehirde yemek, kültürün bir parçasıdır; bir tabağa konan her şey, binlerce yıllık birikimin devamıdır.
Gezin: Bir Şehrin Gerçek Ruhu Sokaklarında Saklıdır
Planlı rotalar güzeldir ama Selçuklu’nun asıl hikâyesi ara sokaklarda saklıdır.
Kimi zaman bir taş duvarda, kimi zaman yaşlı bir çınarın gölgesinde; kimi zaman da küçük bir dükkânda çay uzatan esnafın samimiyetinde…
Selçuklu, misafirine acele ettirmez; “yavaş yürü” der, “hisset” der.
Son Söz: Bir Selçuklu Hatırası Yanınıza Kalır
Mevlâna Dergâhı’nın huzuru, Sille’nin taş sokaklarının dinginliği, Karatay Medresesi’nin mavi çinileri, Alaeddin Tepesi’nin rüzgârı, kelebek bahçesinde kanat çırpan renkler…
Hepsi, Selçuklu’nun sizin için ördüğü birer anı olacak.
Bu topraklar, gönlü dinlenmek isteyen herkese sessizce şöyle fısıldar:
“Hoş geldin. Şimdi, keşfetme zamanı.”