9 Ekim Çarşamba günü saat 16:00 itibariyle havadan, 22:20 itibariyle karadan Suriye'ye girerek, “Barış Pınarı Harekatı” adıyla, şanlı Türk ordusu Suriye topraklarındaki, uzun süredir konuşulan operasyonu başlattı.

Öyle anlaşılıyor ki; önceki operasyonlarda olduğu gibi, bu operasyon da çok sürmeden birkaç gün içinde inşallah hedefine ulaşarak, sonuçlanmış olacaktır.

Operasyonun amacı; sınır güvenliğimizi sağlamak ve Suriye'nin parçalanmasına engel olarak, toprak bütünlüğünü korumaktır. ABD tarafından Suriye’nin kuzeyinde, sessiz sedasız kurulmaya çalışılan sözde Kürt devletini, irin haline gelmeden sıkıp patlatmak ve yok etmektir. Enerji koridoru adı altında kurulmak istenen terör koridoruna engel olmaktır.

Terör örgütü PKK/YPG-PYD; bölgedeki demografik yapıyı bozmak için bazı Türkmen ve Arap aşiretlerini bölgeden uzaklaştırarak, bölge dışından Türkiye muhalifi Kürt nüfusu getirdi.

Amaç, terörden arındırılarak güvenlikli bölge haline getirilecek olan Türkiye sınırına paralel 450 km uzunluğunda ve 30 km derinliğindeki bölgeyi, şu anda Türkiye'de yaşayan Suriyeli sığınmacılara kalıcı şehirler kurarak, buralara yerleştirmektir. Bunun sonucunda, bundan böyle Suriye'den gelen her türlü terör saldırılarının önüne geçilmiş olacaktır.

Ayrıca bu bölgenin imarı, Türk müteahhitler eliyle, BM ve AB ülkelerinin oluşturacakları fondaki parayla yapılacaktır. Aksi taktirde sığınmacıların, Avrupa’ya salıverilmesi hiç de işlerine gelmeyecektir.

PKK/YPG-PYD, Kürtleri katleden ve onlara maddi manevi zarar veren, Kürt ırkçılığı görüntüsü altında Kürt’leri katleden bir terör örgütüdür.

Sonuç olarak; bugüne kadar uluslararası arenada, Suriye'den gelen ve Türkiye'nin bekası için zararlı olan her türlü yapının, örgütün yok edileceğini söyleyen devlet görevlileri sözün bittiğini, tek ve son seçeneğin sıcak çatışma olduğunu açıklamışlardır.

Peygamber ocağı olarak tanımladığımız gözbebeğimiz ordumuzun, havada, karada ve denizde seferde olduğu bilinciyle, siyasi görüş ayrılıklarımızı, hırslarımızı bir kenara bırakarak, vatandaşlık bilinci ve olgunluğuyla, yurt içinde sükunetin sağlanması için her türlü katkıyı sergilemek boynumuzun borcudur.

Sosyal medyada özellikle şu dönemde, hain terör örgütlerinin yurtiçinde bulunan sempatizanları, militanları ve yandaşlarının, devletin varlığına ve milletin bölünmesine yönelik her türlü paylaşımlarına ve söylemlerine alet olmadan tepkimizi göstererek, yetkili mercilerin bilgilendirilmesi noktasında üzerimize düşeni yapmalıyız.

Dünya'da başka Türkiye'nin olmadığı bilinciyle, her türlü maddi hesabı buzdolabına koymanızı, her şekilde devletimizin yanında olmanız gerektiğini hatırlatıyorum.

MİLLET OLARAK TEK YUMRUK OLDUĞUMUZU, TÜM ZALİM VE SÖMÜRGECİ DÜNYA DEVLETLERİNE GÖSTERMELİYİZ.

CENAB-I ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN.