Son günlerde okullarda öğrencilerin ellerinde Türk Hava Kurumu’nca dağıtılan “Zekat ve Fitre Zarfları”. Bundan 5-6 yıl öncesine kadar okullar Ramazan ayında açık olduğu için zarflar,  bu ayda dağıtılırdı. Şimdi ise malumunuz Ramazan ayı yaz tatili günlerine denk geliyor ve THK’na da bu zarfları bu günlerde dağıtmak kalıyor. Tabi ki Kurban Bayramı arefesi sayılan günlerde…

Bu uygulamanın hem sosyolojik, hem psikolojik, hem de dini yönden sakıncası var ki; dini yönden sakıncası hakkında görüş bildirmek elbette ehil kişilere ve ehliyeti olan kurumlara düşer. Bu konuda bildiğim bir şey var ki; fitre ve zekat kişilere verilir, kurum ve kuruluşlara verilmez.

Sosyolojik ve psikolojik yönden bakıldığında bu konuda da ehil kişileri dinlemekte yarar var. Ancak bir eğitimci olarak bizleri ilgilendiren öğrencilerin psikolojik durumları ve THK gibi bir kuruluşun çocukları adeta zekat toplayıcısı konumuna sokması.

Bu konuda insanların ve özellikle eğitimcilerin kafalarına takılan soruları şöylece sıralayabiliriz: Dini bir vecibenin belli bir kuruma kanalize edilmesi ne kadar doğrudur? Bu durum, Türkiye’nin kuruluş amaçlarına; laik, sosyal ve hukuk devleti ilkelerine ne kadar uygundur? Zekat ve Fitre’nin THK’na verilmesi dinen caiz olsa bile bu çocukların yani öğrencilerin aracı olarak kullanılması ne kadar doğrudur? Bunun psikolojik ve sosyolojik boyutlarının neler olabileceği acaba hiç araştırılmış mıdır? Akşam eve zarfla gönderilen çocuğun anne ve babası tarafından terslendiği ve azarlandığından yetkililerin haberi var mıdır? Yanında oturan arkadaşı zarfa on ve ya yirmi lira korken, bir lira koyan kişiye sen ne kadar koydun sorusuna muhatap olan öğrencinin psikolojik durumu acaba nasıldır? Öğretmenlerin bir hafta boyunca “günaydın”dan sonra “çocuklar zarfları getirin bakalım” diyerek derse başlaması ne kadar doğrudur? Çünkü çocuk bunlar; unutuyorlar ve belki de üç beş gün sonra getiriyorlar. Ya da para koyamadığı için ve ailesini razı edebilmek için bir hafta boyunca anne babayı ancak ikna edebiliyorlar.

Daha onlarca olumsuz yönlerini sayabileceğimiz bu durumdan öğrenciler bir an önce muaf tutulmalı; daha doğrusu öğrencilere  böyle bir rol biçilmemeli ve bu uygulamaya bir an önce son verilmelidir. Bizler elbette her kurumun güçlenmesini ve gelişmesini isteriz. Hele hele THK’munun. Ama yöntem bu olmamalı… Dini yönden ise söz öncelikle otoritenin; bakalım dini otorite ne diyor:  

Bu husustaki Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 02.08.1979 tarihli fetvası şöyle:

“Türk Hava Kurumu ve benzeri dernek ve kuruluşlara zekât ve fitre verilmesi dînen caiz değildir."

Diğer taraftan, İslâm fıkhına göre zekât ve fitrenin Kur'ân'da sayılan 8 sınıfa verilmesi gerektiğini belirten Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Şener de, şunları söylüyor:

“Kur'ân-ı Kerîm'de zekâtın verilebileceği belirtilen sekiz (8) sınıf arasında THK ve benzeri kuruluşlar yok. THK'na verilen para, zekâtın gayesi dışına çıkabileceği için istendiği yere ulaşamama endişesi var. Bu endişeden dolayı zekât ve fitre diye verilen para, büyük ihtimâlle zekât ve fitre yerine geçmez. Sadece THK'na yardım yapılmış olur.”

Büyük İslam Alimi Prof. Dr. Hayrettin Karaman ise bu konuda “Türk Hava Kurumu, ilgililerin beyanına göre pilot, planör ve paraşütçü yetiştiriyor; asıl işi budur. Bunun gibi bir de Türk Kara Kurumu kurulabilirdi ve bu kurum da şoför, makinist, vatman vb. yetiştirebilirdi. İşte böyle bir kuruma ne zekat verilebilir, ne de fitre; yani bu gibi kurumlara zekat ve fitre vermek caiz değildir; çünkü zekat ve fitrenin nerelere verileceği Kur'an ve sünnette bildirilmiştir; bu yerler arasında T.H.K. benzeri kurumlar yoktur. Kurban eti ve derisine gelince, bunların, kesen tarafından yenmeyeni ve kullanılmayanı tasadduk edilecektir.

Sadaka da bir ibadettir, Allah rızası için uygun yere verilen nesnedir. T.H.K. sadaka verilecek bir yer de değildir” der.

Takdir sizin…