Kıbrıslı yazar Mustafa Gökçeoğlu tarafından New York baskısı eski Rumca bir Nasreddin Hoca Fıkraları kitabı ortaya çıkarılarak 2013 yılında Türkçe çevirisi ile birlikte yayınlandı.

            Yazar Gökçeoğlu, Kıbrıs Kadısı Burhanettin Efendi’den kalan kitaplar içerisinde bulduğu Nasreddin Hoca kitabını satın alarak üzerinde araştırmalar yapmaya başladı. Yaptığı araştırmalar sonucu bu kitabın Orta Anadolu’da konuşulan eski Rumca ile yazıldığını tespit etti. Özellikle on dokuzuncu yüzyılın sonlarında Göreme bölgesinden çok sayıda Rum, Amerika’ya gitmişti.  Kitabın yazılış tarihi ve yazarı belli değildi.

            Kitabın ön kapağı incelendiğinde Nasreddin Hoca’nın isminin Arapça telaffuza yakın olacak şekilde Nasr Edin şeklinde yazıldığı görülür. Nasr sözcüğünün Türkçe karşılığı zaferdir. Nasr ed-din de dinin utkusu(zaferi) demektir. Nasreddin Hoca yazısının alt kısmında ise “Şakacı Anekdotlar” şeklinde bir yazı bulunmaktadır. Ön kapağın orta kısmında ise fesli, şalvarlı iki kişinin taşıdığı bir tahterevalli olan küçük resme yer verilmişti. Kitabın ön kapağının sol alt köşesinde “Atlantis halk kitapları” yazmaktadır.

            Kitabın arka kapağında ise Atlantis Yayınlarının daha önce basılmış kitaplarının adları, sayfa sayıları ve ederleri yazılmaktadır. Basılan diğer on kitapta da baskı tarihleri yoktur, en altta ise Atlantis Yayınevinin adresi vardır.

            Mustafa Gökçeoğlu, bu kitabı KKTC Arşiv Çevirmeni Nazemin Gelen Ahmet’e vererek Türkçe’ ye çevrilmesini sağladı. Kıbrıs Türk Tabipler Birliği desteği ile baskısı yapıldı. 

            Ortaya çıkan kitap üç bölümde incelenebilir. İlk bölümde yazar Gökçeoğlu, gülmece türlerini, kuramlarını inceleyen yazıları yer aldı. Yine yazar erken İslam’da mizah, Arap gülmecesi, Türk halk edebiyatında Karakuş kadı, Nasreddin Hoca ve Arap yargılarına yer veriyor. Gökçeoğlu, Nasreddin  Hoca Fıkralarının dünya yolculuğu ve yayılımında Nasreddin  Hoca fıkralarının Alman, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Çek-Slovakya, Finlandiya, Gagavuzlar, Çin, Fransa, Irak, İran, İtalya, Japonya, Macaristan, Makedonya, Pakistan, Türkistan, Özbekistan, Romanya, Ahıska, Altay, Başkurt, batı Trakya, Bulgaristan, Karaçay, Kazak, Kıbrıs, Litvanya, Makedonya, Nogay, Osetya, Sırp-Hırvat, Sibirya, Tatar, Tayland, Kafkasya ve Yugoslavya’da yayılışını inceliyor.

            Kitabın ikinci bölümünde ise eski Rumca Nasreddin Hoca fıkralarının Türkçe çevirileri yer almaktadır. Bu kısımda 162 Nasreddin Hoca fıkrasına yer verilmektedir.  Burada yer alan fıkralar, anlatış şekli farklı olmasına rağmen Türkçe basılı Nasreddin Hoca fıkra kitaplarının çoğunda bulabiliriz. Fıkralarda yine Nasreddin Hoca’ya eşeği, karısı, komşuları ve benzerleri eşlik ediyor. Anlatılan fıkralarda dört yerde Sivrihisar ve iki yerde de Akşehir’e yer verilmektedir. Bu fıkralardan biri:

“İki Kasabanın Havası Neden Benzer

            “Bir gün Nasreddin Hoca çevresindekilere şöyle der:

            -Bursa ile Akşehir’in havası aynıdır. Çevresindekiler de sorar:

            -Nasıl anladın? Hoca:

            -Akşehir’in üstünde kaç tane yıldız varsa, Bursa’nın da üstünde o kadar vardır.”

            Nasreddin Hoca’nın Fıkraları kitabının üçüncü bölümünde ise eski Rumca yazıyla basılan Nasreddin Hoca kitabının tıpkıbasımı yer almaktadır.

            Bu kitabı hazırlayan Mustafa Gökçeoğlu kitabın bir yerinde:

            “Hepimize özellikle Akşehir Belediyesi’ne düşen görev büyük bir kütüphanenin yapılacağı bir arsa bulmasıdır. Buldu mu gerisi kolay. Ardından Nasreddin Hoca kitaplığında senin de bir taşın olsun söylemiyle yola çıkılmalıdır, çıkıldı mı gerisi kolay. Çünkü Türk toplumu cömerttir. Olayın ikinci ayağı da dünyanın her yanında yayınlanan Nasreddin Hoca kitaplarını, bilimsel bildirileri, karikatürleri, çizgi filmleri, makaleleri, incelemeleri, hocanın heykellerinin fotoğraflarını toplamak gelir.

Bunlar yapılırsa Akşehir dünyanın Mizah merkezi olur. Benden söylemesi…”