Paramızın güvenilir olması; enflasyonla ve fazla basılmakla sıkça değer yitirmemesi, halkın birikimlerini Türk Lirasında tutmasını ve bankalarımızda değerlendirmesini teşvik eder. Tasarruf eğilimi çoğalır; birikimler bankalarca değerlendirerek; yatırımcılara kaynak teşkil eder. İş alanları artar, cari açık ve işsizlik problemi son bulur; kalkınma hızlanır. Devlet, kurumlar ve vatandaşlar olarak, dışarıya borçlanmamıza gerek kalmaz.

İnsanlarımız kendi paramıza ve bankalarımıza güvenemezse; yabancı paraları biriktirmeye ve altın alıp yastık altında tutmaya yönelirler. Yatırımcılar kaynak bulamaz; bankalarımızın ayakta kalması zorlaşır; ulusal kurumlarımız ve bankalarımızla ekonomimiz yabancıların eline geçer.  Otuzdan fazla banka ve mali kuruluşumuz *Lübnanlı *Hollandalı *Kazak *İtalyan. *Finli-Rus ortaklığı. *Amerikalı.* Avustralyalı. *Amerikalı. *Çek. *Fransız. *Arap. *Alman. *Fransız. *Kuveytli. * Dubaili.  *Lübnanlı. *Kazak *Ermenistanlı. * Amerikan. *Yunanlı. *Hollandalı. *İsrailli firmalara satılmış. iki üç kez yazılanlar o kadar kurumumuzu almış; gelirleri yabancı ülkelere gidiyor. Bilgi birikimi ve önemli sırlarımız da onların eline geçiyor. Bir zamanlar yabancı paraları bulundurmak yasaktı. O zaman bile, paramızın sıkça devalüe edilmesi ve enflasyonun ağırlığıyla tamamen çökmesi yüzünden; cezalandırılma olasılığına rağmen yabancı paraları saklama alışkanlığı tavana vurmuştu. Birikimler yabancı paralara yatırıldığı ve yastık altında saklandığı için; ekonomimiz kötüydü. Devlet için, dışarıya borçlanmaktan başka bir çare kalmıyordu. Banka iflasları ve dışarıya servet kaçırmalar geldi.

Türk halkının kendi devletine güveni, her duygunun üzerindedir. Devlet bankalarının satılmadığı dönemlerde; paralar en çok devlet bankalarına yatırılıyordu. Güven duyulup tasarrufu teşvik ettiği için; devlet bankalarının satılmaması gerekiyordu. Maalesef özelleştirme furyasıyla birçok devlet işletme ve bankası, yerli ve yabancı zenginlere satıldı. Yerliler, aldıklarının tümünü veya büyük paylarını yabancılara sattılar. Yazık oldu!

Azgın devletler, uluslar arası ticarette kendi paralarının kullanılmasını zorlamaktalar. Petrol ticaretini kendi parasıyla yapmayan ülkelere savaş açıp liderlerini idam ettirdikleri, çoğu kez görüldü. Bir devletin bastığı para, ne kadar çok insan tarafından biriktirilip saklanıyorsa; o parayı basan devlet, o kadar kazançlı çıkar. Bu bakımdan döviz biriktirmenin ve elde tutmanın yasak olduğu dönemlerin de; ulusal ekonomiyi ayakta tutma yönünden haklılığı vardı. Yasaklar koymak liberal ekonomiye uygun değil. Demokrasi ile de bağdaşmaz. Halkın ve başka ülke insanlarının bizim paramıza değer verip biriktirmesi ve ekonomimize katkı yapması için ise; paramızın değer yitirmeyeceğine dair, sağlam bir güven duygusunun oluşması gerekir. Türk Lirasının, zamanla değer kaybedip enflasyon karşısında eriyerek sıfıra inme olasılığı varsa;  halk tasarruf etmez.

1989'da Rahmetli hemşerim Turan Yazgan'ın liderliğinde bir uçak dolusu fedai Azerbaycan'a gittiğimizde; paraları Manat, metelik kadar değersizdi. Bir dolar bile, büyük bir servetti orada. Rahmetli Haydar Aliyev, Sovyetler Birliği Devlet Başkanlığına gelecek konumdaydı. Türk kökenli olduğu için hakkını vermediler. Azerbaycan'a gelip yönetimi aldı. Şimdi kardeş ülke çok zengin! Ankara Sakarya caddesindeki balık lokantasında rastladığım Azeri dosta sordum: "Bir Manat-Bir Euro ediyor" dedi. Büyük bir zenginlik ve kalkınma sağlanmış!

Vatandaşlar değeri sürekli düşürülen yerli paraya güvenemeyip altına ve dövize yönelirse; ekonomi zarar görür.   Sonucu, ulusal iflasa doğru gider. 1-İç ve dış çatışmalardan ve çevremizdeki savaşlara itilme olasılıklarından uzak durmak, yalnızca güvenlik bakımından değil; ekonomik çöküşü önleme bakımından da çok gereklidir.2-Devlet işletme ve bankalarının özelleştirilmesi alışkanlığı ve kolaycılığından itinayla kaçınılmalı. 3- halkı tasarrufa ve özel emeklilik şirketlerine para yatırmaya teşvik etmek yeterli değil. O şirkete yatırılıp yıllarca biriken paralar; enflasyonla değer kaybedip yok oluyorsa; sonunda vatandaş zararlı çıkmayacak mı? Paramızın en az Dolar ve Euro, hatta İngiliz Sterlin'i kadar itinayla korunması, değerlenmesi ve enflasyonlara kurban edilmemesi gerekir.