Nida-Der seminer salonunda her cumartesi akşamı düzenlenen seminerlerin bu haftaki konuğu, Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr.Mustafa Aydın oldu.


Küresel Değerlerin Çöküşü konulu seminerde, aralarında İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit, Nida-Der Başkanı İsmail Hakkı Koç, Eğitim Bir-Sen Akşehir Temsilcisi Metin Tunçer’in de bulunduğu çok sayıda dinleyici kitlesine hitap eden Prof.Dr. Mustafa Aydın, ahlakın her zaman ve her yerde bulunabileceğini ve değer giydirilmiş davranış biçimi olduğunu; ama ahlakın her yerde de fire verebileceğini belirtti.


            Konuşmasının başında “değer” kavramı üzerinde duran Aydın; değerin kişisel ve toplumsal olabileceğini ifade etti. Mustafa Aydın konuşmasına şöyle devam etti:


            Değerler, genellikle ilahi bir mesajla veya toplumun etkileşimiyle de olabilir.Bu bağlamda en yüksek değerler “Tevhid-Hak ve Adalet” görülebilir. Değerler çoğu zaman toplumsal olarak karşımıza çıkar. Mesela; “Adalet” kavramı böyledir.Bazen kişisel çıkarımıza ters düşse de toplumsal bir değerdir. Tevhid de böyledir.


            Değerleri oluşturan Peygamber ve Vahiy gibi ölçütler vardır. Değerler, “Araç ve Yüksek değerler” olmak üzere ikiye ayrılır.


Araç değer, herhangi bir şeye karşılık gelen değerdir. Takas buna bir örnektir. Yüksek değer ise herhangi bir şeye karşılık gelmez. Yolda gördüğümüz ihtiyaç sahibi birine karşılık beklemeden yapılan yardım yüksek değerdir.


Değerlerin en yaygın sınıflandırmalarından olan Evrensel veya İlahi Değerlerin herhangi bir çıkış yeri yoktur.


Küresel Değer  ise; dünya çapında anlamına gelmekle birlikte, bir yerden çıkmış ve dünyanın her tarafına yayılmış değer olarak anlaşılabilir.Mesela; demokrasi İngiltere’de ortaya çıkmış, dünyanın her tarafına yayılmıştır. Lahmacun ve hamburger de küresel bir değerdir.


Küresel değer üretimi, Fransız İhtilaliyle artış göstermiştir.Fransız İhtilali’nin hemen ardından “Özgürlük-Eşitlik-Kardeşlik” değerleri ortaya çıkmıştır.Osmanlıda ise bu değerler Tanzimat Fermanıyla birlikte, aydınlarımız tarafından hızla benimsenmiştir.


19.yüzyılın ikinci yarısında ise “Evrim-Devrim-İlerleme” kavramları ortaya çıkıyor.Ülkemizde de hâlâ kendisini evrimci ve devrimci olarak tanımlayanlar var; ama bu iki kavram asla yan yana gelemeyecek kavramlardır. İlerlemecilik(Terakki) kavramını savunan geçmişteki ve günümüzdeki pek çok insan, İslam’ın ilerlemeye engel olduğunu savunmuştur. Oysa İslam ilerlemeye engel değildir.


20.yüzyılın ortalarında,1940’lı yıllarda  üç tane küresel değer sayılabilecek kavram ortaya çıkıyor: “Bağımsızlık-Üniterlik-Egemenlik”


Üniterlik; totaliter devletin merkezden herkesi yönetmesidir. Gelişmiş batılı ülkelerin hiçbirisi üniter değildir; ama bağımsızlıklarını korumaktadır.


Egemenlik kavramı; uzun süre insanları coşturmuş; ancak içi hâlâ doldurulamamıştır.


Bağımsızlık kavramı bunların içinde en mâkul görünenidir.Yine de bağımsızlık kavramını doğru anlamakta fayda var. Eğer; hiçbir kişi, toplum ve devlete danışmadan karar alıp uygulayabiliyorsan o zaman bağımsız olabilirsin.


1990’lı yıllara gelindiğinde YENİ DÜNYA DÜZENİ kurulurken, üç yeni değer ortaya çıkıyordu: “Serbest Piyasa Ekonomisi-İnsan Hakları-Demokrasi”


Tek tek baktığımızda bu değerlere belki evet denilebilir.Ancak; bu kavramlar da birer kandırmacadan başka bir şey değildir. Toplumları idare etmede hâlâ geçerliliğini sürdürmektedir.B,z bu kavramları kendimize uygun olarak geliştirmeliyiz.


Konuşmasının son bölümünde; Müslüman toplumların değer bakımından nerede bulunduklarını sorgulamaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Mustafa AYDIN, evrensel değerleri yaşayıp yaşatmamızın önemine vurgu yaptı.


 Küresel Değerlerin Çöküşü konulu seminer, dinleyicilerin sorularına verilen cevaplarla sona erdi.


 


NOT: Nida- Der seminerleri her cumartesi akşamı Helsan binası üzerindeki yerinde devam etmektedir.