Bugünkü ekonomimiz, tüketim- borçlanma ve vurgun ekonomisidir.

Böyle gidersek; Allah göstermesin geleceğimiz felaket olur!

En büyük zenginlikler İstanbul'da toplanıyor! O zenginliklerin hepsi, daha çok ihraç malı üreterek alın teri ve helal çabalarla sağlanmıyor!

Genellikle vurgunlar ve torpilli rantlar, teşkilatlanıp organize olmuş vurguncuların ve onların makam sahibi ortaklarıyla hamilerinin kasalarına ve hesaplarına akıyor!

*Hazine ve kamu malı olan ve halkımızın tümünün hakkı bulunan arsalar ve kıyılar; havuz medyasına aşırı katkı sağlayanlar arasında kapıştırılmamalıydı!

Elbette üretim yaparak ve ülke ekonomisine katkı sağlayarak zenginleşenler de var, o güzel ve büyük kentimizde. O çalışkan ve üretici insanlarımızın mal varlıkları, analarının ak sütü gibi helaldir. Helal kazançlar daha da çok olsun!

Fakat helal yolda olmayanlar; dürüst ve namuslu olanlardan daha çok!

*Çeşitli karanlık ilişkilerle kamu ihalelerinden ve diğer kamu satışlarından vurgun vuranların haberleri, çoğu kez gündemi ve yazılı ve görüntülü medyayı kaplıyor.

*Neredeyse tüm azgın ve sömürgeci dünya devlerinin destek vermesiyle, yurdumuzu işgale kalkan palikaryayı, Büyük ve ölümsüz önderimiz Yüce Atatürk'ün öncülüğünde perişan eden bizler; bugün Avrupa Birliği kapısında yalvararak bekleyen duruma nasıl düşürüldük?

*Nasıl oldu da, dışarılara olan ipotekli borçların altında ve baskısıyla ezilir hale geldik düştük?

*Kanımca, çalışmaya ve üretmeye öncelik vermediğimiz için!

*Katma değeri yüksek ürünler çıkarmaya yönelmediğimiz ve özen göstermediğimiz için!

* Politikayı, ülkeye yararlı olmanın aracı olarak görmeyip; koltuk, makam, unvan kazanmanın ve devlet olanaklarına kavuşmanın aracı olarak gördüğümüz için!

Herkes bu kolay ve haram vurgunculukları bırakıp; üretici çalışmalara yönelirse; ancak o zaman Allahın da izniyle: 1-Kalkınırız... 2-Borçlardan ve ipoteklerden kurtuluruz. 3-Avrupa Birliğinin kapısında bekleyip, alay konusu olmayız.