Hep anılarda kalanlar: Faytoncu Sabri Bey, Yaşar Cenikoğlu, Gazeteci Ahmet Şener, Saray Sineması’nın Makinisti Bayram, (Namı diğer Mavili)

Düşler,  Şiir ve Akşehir,

Ve anılarda kalmış, Tarık Buğra, Gazeteci Ahmet Şener, Nihat Ak,

Anmışız, unutmamışız; unutmayız, unutmayacağız da,

Faytonlar vardı,

Yaylılar,

Şiirdi; Çay Mahallesi,

Cumhuriyet İlkokulu,

Akşehir Çayı ne kadar güzel de akıp geçiyor,

Ömrüm gibi, ömrün gibi, şifalı akan İbre Çeşmesi gibi,

Kim bilir söyler misiniz?

 Hacı Yahyaların Bahçesini, şimdi koca koca bina yapmışlar ya,

Hayallerimi yıkmışlar,

Bahçesinden yediğim elmaları, armutları, mısırları elimden almışlar,

Bir meşin topun ardından koştuğumuz bahçelere ev yapmışlar…

Saray Sineması vardı ya, parkın bir yanında da yazlığı,

Filmleri değil, düşleri makaralara sarmışlar,

Yıkmışlar biliyor musun?

Manolya Aile Çay Bahçesini,

Akşehir’in Saray Sinemasını,

Yıkmışlar bir bir Akşehir’i, hayalleri, düşleri,

Düşler, hayaller âlemiymiş zaman gibi şehir gibi,

Güzel insanlar terk etmiş bizi bir bir,

Şiir gibi, rüya gibi bu Akşehir,

Ne Fırıncı Fatma,

Ne de ev ekmeği,

Ne fırın kalmış, ne fırıncı,

Ne de Şirin Irmağının şirinliği,

Düşlerde kalmış şirin Akşehir,

Düşler, şiir ve Akşehir..

Biz Akşehir’i ve nice güzel Akşehir insanlarını unuttuk, oysa unutmak yok olmaktı, eksilmesiydi insanın hayattan… Unutarak, yok olduk, unutarak eksildik. Unuttuklarımız adeta zevk verdi bize. Unutmak, hele şehrini unutmak insanın kendi kendisinden, şehrinden kaçmasıydı. Bakın yine kaçtıklarımız yakaladı bizi. Kaçamadık. Unutmaya alışmışız, Hatırlamaktan çok unutmaya meyilliyiz ya ondan olsa gerek…

Unuttuklarımızı hatırlamak adına, günümüzden geçmişin güzelliğine bir seslenişimiz olsun istedim…

DÜŞLER ŞİİR VE AKŞEHİR…

Hatırladığım kadarıyla geçmişin güzelliğine götürebilmişsem sizleri ne mutlu bana..

Hoşça kalın, hoş kalın…