Son otuz kırk yılda her geçen dönem çamura yatan eğitim sistemimiz sonunda bugünlere geldi.

50 yıl önceki; liselileri geçelim ortaokul mezunları bile (şimdi söyleyeceklerim kural değildir çünkü çok donanımlı çocuklarımız da var) bugünün üniversite, yüksekokul mezunlarını arka cepten çıkartır.

Onları bilgi, genel kültür yarışmasına getirin; hangilerinin ipi açık ara göğüslediğini göreceksiniz.

Özellikle son yıllarda yapılan hırsızlıklar, adam kayırmacılık ve hile hurdalar ve de baskılar yeni nesil hocalar yarattı.

Adam kalkmış TV’de Hz. Nuh Peygamberin o meşhur gemide, oğlu ile cep telefonundan görüştüğünü söylüyor. Çoğunun ağzından çıkması gereken ses sanki diplerinden çıkıyor. Akademisyen olabilmek için gereken kurallar çocuk oyuncağı gibi.

Tez, yabancı yayın vs. baş işleri bırakın. Burnunuzun altında veya içinizde badem bıyık bırakın... Sonra haydi yolunuz açık olsun. Aralarında bilgi, birikimleri olan çok başka kimlikler taşıyanlar da kuru gürültüye kurban oluyor.

PANDEMİ GÜNLERİ

Bu dönemde piyasaya çıkan tıp proflarını TV’den izleyince güven hissimi biraz olsun kazanmış oldum. Her ne kadar maske meselesinde önce ‘’Hiç faydası olmaz”, sonra “Mutlaka maske takın” deseler de devamında zaten var olan tıbbi bilgimi zamanla “Amatör doktor” seviyesine çıkardım.

Derken aşılama gündeme geldi, tüm bildiklerimi unuttum. Araya yüksek dereceli yöneticiler girince serinledi. Artık 44 Aralığı 45’e bağlayan gece çekik gözlü aşılarımızın aramıza geleceğine inanıyordum. Şimdi yani yılbaşından önce geldiğini, zeka özürlüler dışında 15 gün daha bekleyip aşılanacağımızı öğrendim.

24 yaşında olduğum için! Program dışında kaldım ama olsun! Vatan sağ olsun.

BU TÜM DÜNYA’YA HİZMETİMDİR:

Birkaç ay sonra kim aşılı kim değil? nasıl bileceğiz, nasıl güvenle yaklaşıp veya kaçacağız?

İşte fikir: Çeşitli uygulamalardan geçirdiğimiz kedi ve köpeklerimize ne yapıyoruz?

Uyarmak için küpe veya tasma takıyoruz...

Daha akıllı olanlar bunların yerine başka bir tanıtım unsuru kullanılabilir... Artık toplumda aşılı veya aşısız ayrımı olsun.

Özledik: Öpüşüp sarılıp koklaşmayı çok özledik, bakarız eğer takısı varsa ayların özlemini gideririz. Sizleri bilmem, ben bu enerji aktarımı olmadan yaşayamam.

Hele şu baş belası bir bitsin, karşıma gelene sarılacağım. Ama öpemem yani, çünkü çok seçiciyim. Herkesi değil de uygun olanlarını öperim artık.

Elbette izin verirse…