Düğünlerimiz Ürkütmemeli

Yaz ayları geldiğinde düğün, nişan, sünnet işlerinde bir yoğunluk görülür. Neredeyse selam verdiğiniz dostların çoğu hemen bir davetiye takdim eder.

Bu tür sosyal faaliyetlere imkân dâhilinde katılmayı isterim. Çünkü pek çok ailenin hayatında karşılaşabileceği nadir günlerinden biridir. O gün ailelerin sevinç ve mutluluk günüdür. Ömür boyu insanlarda iz bırakır.

Düğünlerin amacı, evlenen çiftleri çevreye ilan etmek, duyurmaktır. Çevre, evlilik olayında önemli bir faktördür. Yani evlilik, sadece bireysel bir olay olmayıp, çevrenin de devreye girdiği sosyal bir olgudur. Evlenme sebebiyle çiftlerin çevrelerini genişlettikleri de bir gerçektir. Özellikle her iki tarafta akrabalıkların oluşması, bunun başlıca kanıtıdır.

Pek çok konuda olduğu gibi, düğünlerimizde de, gerek düğün sahiplerini gerekse davetlileri olumsuz etkileyen uygunsuz adet ve gelenekler oluşturulmaktadır.

Toplumun israfa itilip teşvik edilmesinde pek çok faktörün yanında, zengin ailelerin israfa meyyal davranışlarının katkısı da büyüktür.

Günlerce süren alışverişler, gelinlik provaları, düğün ve kına gecesi için beş yıldızlı otelin salonunun kiralanması derken bir de bakıyorsunuz düğün günü gelmiş. Uzaktan gelen akrabalar, eş-dost, arkadaşlar herkes bir arada. Ama yine de yolunda gitmeyen bir şeyler var. Dünürlerin yüzünden düşen bin parça. Aileler arasında yaşanan anlaşmazlık had safhaya ulaşınca sorun gelinle damada da yansıyor.

Son yıllarda yapılan düğünlerin ‘’El âlem ne der?’ mantığı üzerine kurulduğunu görüyoruz. Hele bir de ailenin gösteriş merakı varsa bir düğün uğruna yakın akrabalardan borç alınıyor, bankalara bitmek bilmeyen taksitler yapılıyor. Haliyle borç ödeme sürecindeki sıkıntılar, yeni kurulan ailenin huzurunu kaçırıp ağzının tadını bozuyor. Yaşanan sorunlara genç çiftin evlilik hayallerini gerçekleştirme çabası ve ailelerin yanlış tutumları da ekleniyor. Sıkıntı büyüyor.

Düğün merasimleri eş ve dostları rencide edip teşhir etme yeri olmamalıdır. Bilakis, sevgi ve kaynaşmaya vesile olmalıdır.

Düğünlerde takı faslı başladığı zaman darağacı gibi yerleştirilen kameraların karşısında insanların yapacağı takı ve hediyeler belgeleniyor! Her takı takanın eline zumlanan kameralar adeta insanların röntgenini çekiyor.

Bir de cazgırlık yapan, insanların verdiği hediyeleri teşhir edip çığırtkanlık yapan tellallar oldu mu, gerisini siz düşünün. İnsanlarımız dostlarının sosyal faaliyetlerine bu tür olumsuzluklardan dolayı katılmaktan kaçınmaktadırlar.

Misafirleri, davetlileri incitecek bu uygulamalar görgüsüzce yapılan yanlış uygulamalardır. Yine damat ve gelinin birinci derecede yakınları öncelikle hediyelerini verebilirler. Diğer akraba ve misafirler için bir kese-torba konulup, insanları mahcup etmeyecek şekilde verecekleri hediyeyi keseye atmaları sağlanabilir. Son yıllarda bazı ailelerin düğünlerinde bu uygulamalara şahit oldum. Temenni ederim ki, yaygınlaşır.

Düğün salonlarında yerleşmiş olan fotoğrafçılar da ayrı bir dert. Başkaları fotoğraf çekemez. Onlar ruhsatlı, görevli! Hemen her masaya gelip fotoğrafınızı çekerler. Misafir vatandaş zanneder ki, bunlar ya bir gazeteci veya düğün sahibi tarafından hatıra olarak çekiliyor. Hayır, iş öyle değil. Çıkışta hemen elinize çektikleri fotoğrafı tutuştururlar. En az on lira ile yirmi lira arasında sizden para isterler. Senin iraden dışında çekilen bir pozun faturasını sana ödettirirler. Bu sayının yüzlerce kişiyi bulduğunu düşündüğünüzde oluşan haksız rant’ın bilançosunu tahmin edebilirsiniz. Bu tür uygulamalara mutlaka mahalli idareler müdahale edip önüne geçmelidirler.

Düğün ve davetlerde karşılaştığımız en önemli olumsuzluklardan biri de ses ve ışık sistemlerinin ayarsız oluşudur. Bu hizmetlerin verilmesi sanıldığı kadar zor bir işlem değildir. Önemli olan mekânda kaliteli ses ve ışık düzeninin bulunması, insanların bu durumdan rahatsız olmamasıdır.
 Gördüğümüz odur ki, bu tür salonların ekseriyetinde ses düzeneği bozuktur. Bulunduğunuz sürede aşırı-ölçüsüz ses gürültüsü işkenceye dönüşmektedir.

Kültürümüzde var olan tasarruf anlayışını düğünlerimizde de sürdürmeliyiz. Düğün ikramları da makul düzeyde tutulmalıdır.

Düğünlerimiz insanlarımızı ürkütmemelidir. Bilakis sevgi saygı bağlarının artmasına vesile olmalıdır. Yapılan taklit uygulamalar insanlara işkenceye dönüşmemelidir. Her konuda olduğu gibi kendi öz adetlerimizin, kendi kültürümüzün hakim olduğu geleneklerimize dönelim. Geleneksel milli eğlence türlerinin korunması gerekir. Bu arada misafirperverlik, yardımlaşma, komşuluk, dayanışma, akrabalık, davranışlarda ölçülü olmak gibi değerlerin sürdürülmesi de bu çerçevede göz önünde bulundurulmalıdır.

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }