Sezai Karakoç’a göre Diriliş; bu dünya içindeki varlığının farkına varma, geçmişten uzaklaşmayıp geleceğe fazla meyletmeyip, ikisi arasında ölçüyü tutturma eylemidir. Karakoç bunun yeni bir şey değil, bir “yenilenme” olduğunu söyler. Özden kopma değil, öze varma, özü bulmaya yönelik bir yenilenmeden bahseder.

Karakoç, insanlığın içinde olduğu bunalımı görmüş ve bunun için bir şeyler yapmak gerektiği fikri, kendinde uyanmıştır; “İnsanlık, tekrar bu medeniyet muhasebesini yapmak ve peygamberlerin yolu olan hakikat medeniyetine dönerek yenilenmek, tazelenmek, yeni bir ruh ve hayat kazanmak, dirilmek zorundadır ve insanlığın ruhu, bu yeniden doğuşa gebedir.”

Sezai Karakoç, inancımızı en yüksek mertebeye çıkarmanın gayreti içerisinde olmamızı ve bu inancı hayatımıza elimizden geldiğince, mükemmel bir şekilde yansıtmamızı ve uygulamamızı, bunu da tüm insanlığa anlatmamızı söyler.

Diriliş; Batının fikirlerine bir başkaldırı, hatta Batının kendisine bir başkaldırıdır. Batının bütün çirkinliklerini görmezden gelip, daha doğrusu kendi lehine çevirmek isterken, Batının özünde barındırdığı fikirlerin kendi aleyhine döndüğünün farkına varamayan, içinde kaybolanlara karşı bir başkaldırıdır. Karakoç bizi Batılı olmaktan daha çok, kendimiz olmaya çağırır.

Diriliş’in özgürlük getiren bir sorumluluk ve sorumluluk getiren bir özgürlük olduğunu söylemiştir. Ama bunun kendinde başlayıp kendinde biten, kendinde doğup kendinde batan bir özgürlük değil, Allah’tan gelen bir özgürlük olduğunu söyler.

Uygarlık tezine “Diriliş” adını vermesi, tesadüf değildir. Bu sadece duygusal değil, aynı zamanda gerçekçi ve bilinçli bir seçimdir. Çünkü Karakoç’a göre Diriliş; insanlık tarihinin büyük değişim dönemlerinde gerçekleşmiş ve gelecekte yine gerçekleşecek olan, somut bir vakıadır. İnsan, ruhunun yeniden doğuşuyla yeniden çözümler üretecektir.

Diriliş’in ilk aşaması; eski kültürü günümüze tüm canlılığıyla aktarmak, kabiliyet ve dehamızı köreltmeden, birbiriyle ilişkili olarak her alanda Diriliş’e çevirmektir. Karakoç, Diriliş’in bir bakıma manevi pencerelerin perdesini kaldırmak olduğunu söyler. İmanın gereklerini yeniden yaşamaya başlamak, hayata uygulamaya çalışmak olduğunu dile getirir.

Diriliş, Karakoç’un düşünce deryasında; Allah’a inanmak, Kur’an’a inanmak, peygamberlere inanmak, getirdikleri yolun eskimezliğine inanmak, İslam hükümlerinin her zaman geçerli olduğuna inanmak, öteye, hatta ötenin her zaman beride de bulunduğuna inanmak, hesaba inanmak, kaza ve kadere inanmak ve bunlara sabırla karşılık vermek, İslam ahlakıyla ahlaklanmak, kısaca İslam’ı toplumda belirgin bir hale getirmektir. Bu inanış ve ahlak, toplumun ruhunu sarmadan yeni bir oluşumdan söz edilemez.

Karakoç’a göre; ailenin mahrem cephesi şiddetle korunmalı fakat onun toplumdaki konumu her yönden gözlenmeli, denetlenmelidir. Bu gözlem ve denetlemenin de devletten önce ve daha çok toplumun iç örgütlerince yapılması gerektiği düşüncesi hakimdir. Çünkü devletin aileye müdahaleden çok, hizmet sunması gerektiğini söyler. Onun iç özgürlüğüne herhangi bir zarar vermeden, onun topluma bütünleyici, ekonomik, kültürel ve sosyal katkılarını sunacaktır, devlet ve toplum örgütleri Karakoç’un düşünsel çerçevesinde. Bu şekilde ailenin mini site olacağı bilgimize sunulur. Öyle ki, bütün site mahvolsa ve yalnız bir aile kalsa da bu minyatür siteden yeni baştan site ve toplum türeyebilsin ve Diriliş her zaman için devamlılığını sağlayabilsin görüşünü benimser.

Diriliş düşüncesinin mimarı, şair ve mütefekkir Sezai Karakoç, dünya sürgününü tamamlayarak sonsuz aleme göç etti. Çağımızın en güzel adamlarından ve birçoğumuzun idollerinden olan Üstat Sezai Karakoç’un Menzili mübarek, mekanı cennet, makamı ali, ruhu ila yevm’el kıyame şad ü handan olsun.

EY SEVGİLİ

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır.

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır.

Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır.

Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır.

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır.

O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır.

Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır.

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır.

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır.

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır.

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır.

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır.

Senden umut kesmem, kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır.

Sevgili, En sevgili, Ey sevgili.

Uzatma dünya sürgünüm benim!

Kaynak: Sezai Karakoç.