Selam. Biraz muhabbet edelim. Konumuz dijital basın ve okumak üzerine olsun. Okuduğum okulda da muhabbeti geçmişti.  Ben gündemi takip için epeyce bir vakit harcarım. Örneğin sabah kahvaltısından sonra takip ettiğim köşe yazarlarının yazılarını okumazsam gündem hakkında hiçbir bilgim yoktur. Çünkü evdeyken bile gündemi televizyondan takip etmem. Gidip günlük olarak gazete de almam. 2018’in son çeyreğine gelmişiz birader artık “Resmi Gazete”nin bile basımı durmuş okuman için internete girmen gerekiyor. Ben de öyle yapıyorum. Ayrıca okuduğum 4-5 gazeteyi uygulamadan açıp paşa paşa okuyorum. Genelde en zıt görüşler diye tabir ettiğimiz gazeteleri birlikte okurum. Hele daha güzel bir uygulama var ki olması benim için büyük bir kolaylık. Son 2 yıldır kullanırım. “Qoshe” uygulaması... Ana akım medyadaki tüm köşe yazarlarına bu uygulamadan ulaşabilirsin.

Sürekli takip ettiğim gazeteyi her gün alsam aylık 75 ₺’yi gözden çıkarmam gerekiyor. Öğrenci adam için hatırı sayılır bir para. Zaten ülkede de kağıt kıtlığı var. Ağaçlar da kesilmesin. Yavaş yavaş dijital basının gelişmesini arzulamalıyız bu sebeple. Tanzimat döneminde yaşamıyoruz. Oturup da her kahvehanede bir gazete okuyup birbirimize anlatalım. Yaşlıları dijital ortama çekmekte güçlük çeksek de 65’li yaşlardan geriye doğru bunu başarmamız mümkün. Sesli gazeteler, kitaplar da görme engelliler için büyük bir nimet tabi. Teknolojinin gereğini yerine getireceksin eninde sonunda. “Biz matbaa istemeyük” diyen Osmanlı uleması gibi internetten gazete mi okunur diye ayak diretmen anlamsız.

 Diğer bir konu bilgiye ulaşmadaki metodolojimiz. Benim görüşüm bilgiye nereden ulaşırsan ulaş, nereden ne şekilde okursan oku bilgi bilgidir. Önemli olan bilgiye ulaşma isteğin. En sonunda bilgiye ulaşmışsan ne âlâ. Bu çaba şu şekilde de algılanmamalı: Gidelim ciltlerce ansiklopediyi karıştıralım, oradan sayfalarca aradıktan sonra o bilgiyi okuyalım ki kıymeti olsun. 2. Mahmut döneminde yaşayan bir arşivci değilsin sen. 2018’de yaşıyorsun. Saatlerce aradığın o bilgiye internetten 1 dakikalık arama ile ulaşabilirsin. Bu bilginin değerini küçültmez. “Ya ben kitaba dokunmak istiyorum, yoksa olmuyor” diyorsan yine de saygı duyarım. Ama kendin saatlerce vakit geçirdin diye bilgiye başka yollarla daha kısa sürede ulaşmış insanları küçümseme. Yine yanlış anlaşılmasın diye şu açıklamayı yapayım özel bir araştırma yahut, derinlemesine bir inceleme için ciltlerce kitap da okuyacaksın, saatlerce uğraş da vereceksin. Benim bahsettiğim kısa ve çabuk ulaşılması gerekilen bilgi için internete başvurmanın sakıncalı olmadığı. Çernobil Faciasını merak ettiysen, öğrenmek istiyorsan aç internetten oku öğren. Ama bu olay hakkında makale, inceleme yazısı yazacaksan yahut daha da derinlemesine bir araştırma yapacaksan kitaplara, ansiklopedilere başvur. Bu gayet normal.

Ancak okuma hazzını yaşadığımız kitaplar için durum farklı. Yukarıda daha çok bilgi araştırması ve gazete hakkında dijital basına başvurulmasının önünün açılmasından bahsettim. Yoksa gidip Ernest Hemingway’ın Silahlara Veda’sını, Tolstoy’un Hacı Murad’ını illa e-kitap-pdf şeklinde okumalısın diye bir tavsiye tabiki veremem. Zira ben bu kitapları okurken aldığım hazzı pdf formatında okurken alamam. Yeri geldimi 100 sayfa okuduğumu bilirim elimde kitap var ise. Ancak bu 100 sayfayı telefon, tabletten okursam gözlerim kan çanağına döner. Kitaba dokunmanın hazzı olarak da görebilirsin bunu rahatlık ve akıcılık meselesi olarak da. Ayrıca kitaptan okuduğun zaman dışardan gelen uyarıcıları minimuma indirmiş olursun. Ancak telefon, yahut tablette mesaj, arama, şarj bitiyor uyarısı ya da bitecek endişesi dikkatini dağıtacaktır. Bu yüzden roman, hikâye ve diğer edebi türlerde sonuna kadar basılmış kitabı okumanın yanındayım. Ancak ansiklopedik bilgi, gazeteler vb. bilgi ve haber kaynaklarında artık dijital çağa daha sık başvurmamız gerektiğini düşünüyorum. Aslında bu yavaş yavaş da gerçekleşmekte. Çevrenizi gözlemleyin. Örneğin ben kendi evimizin önündeki markette 1 saat boyunca gazete alanları gözlediğimde büyük çoğunluğunun yaşlı olduğunu fark etmiştim. Genelde bu böyledir. Yaşlılar ayak direttikleri için değil dijital ortamda okumayı henüz bilmedikleri için hâlâ bu alışkanlığı sürdürmekteler.

ABD’de ülkenin en büyük gazetelerinin internetten okunma oranları satın alınıp okunma oranından fazlaymış. Bu ilginç bir bilgi değildir. Zira internetten o gazeteyi sadece Amerika’da değil Türkiye'de, Çin’de, Somali’de bile okuma imkanına sahipsin. Bu teknolojinin bize sunduğu nimetlerden birisidir. 19. yy'da kahveye gidip sadece Tercüman-ı Ahval’de öğrenebileceğin bir havadisi de okumuyorsun üstelik. Gazetede okuduğun haberi akşam haberinde de izleyeceksin, sosyal medyada da göreceksin. Hatta bazı zamanlar sosyal medya habercilik konusunda gazetenin önüne de geçer. Çünkü dijital medyada video habere de ulaşabiliyorsun. Harry Potter serisinde yaşamıyorsan günlük basılan bir gazetede bunu göremezsin. Tahminimce 25-30 yıl sonra marketten gazete alıp okuyan bir Allah'ın kulu göremeyeceğiz. Bu gayet de normal olur. Tıpkı kimsenin artık radyo dinlememesi kadar normal. Üstelik 40-50 yıl önce ilerde kimse radyo dinlemeyecek deseler o zamanki insanlar bunu gerçek dışı görürlerdi. Çünkü tek haber kaynakları radyo ve gazeteydi. Şimdi ise istemediğimiz kadar çok haber alma kaynağımız var. En azından gündemi takip etmek isteyene çok diyelim. Selametle...