Dernekçilik, gönüllülük esasına dayanır. Fakat sadece “gönüllü” olmak yetmez; görev bilinci, disiplin ve sorumluluk duygusu ile hareket etmek gerekir. Çünkü dernekler, amaçlarına ulaşmak için sistemli çalışmak zorundadır. Teşkilatçılık ise bu sistemin çatısını kurar, herkese nerede duracağını, ne zaman hareket edeceğini ve nasıl çalışacağını öğretir.
İyi bir teşkilat; görev dağılımının net yapıldığı, yetkinin sorumlulukla dengelendiği, iletişimin güçlü olduğu yapıdır. Kimin ne iş yapacağı belirsizse, işler ya yarım kalır ya da hiç başlamaz. Oysa dernekler, üyelerinin bilgi ve yeteneklerini doğru yerde kullanabilirse, ortaya büyük bir güç çıkar.
Ne yazık ki ülkemizde pek çok dernek, kuruluş aşamasındaki heyecanını sürdüremiyor. Nedeni basit: Plan eksikliği, iletişim zafiyeti ve hedeflerin net olmaması. Teşkilatçılık disiplini olmayan bir dernek, tıpkı pusulasız gemi gibidir; rüzgâr nereye savurursa oraya gider. Bu iki unsur yoksa, en güçlü niyet bile derneği tabela derneği olmaktan öteye taşıyamaz.
O yüzden dernekçilik ile teşkilatçılık birbirini tamamlar. Dernekçilik ruhu olmadan teşkilat kuru bir mekanizma olur; teşkilatçılık olmadan dernek ise dağınık bir kalabalığa dönüşür. Başarı, bu iki kavramı aynı potada eritmekten geçer.
Unutmayalım: Dernek, insanla büyür; teşkilat, insanı büyütür.
Yaren Arama Kurtarma Derneği olarak, biz de kuruluşumuzdan bu yana bu iki yolu birlikte yürütmeye gayret ediyoruz. Gönüllülerimizin bilgi ve tecrübesini, iyi bir teşkilat yapısıyla birleştirerek hem afetlerde hızlı ve etkili müdahale ediyor hem de toplumda farkındalık yaratıyoruz. Çünkü biliyoruz ki güçlü bir teşkilat, yalnızca bugünün değil, geleceğin de güvencesidir.