Özel Haber/ Ayşe Okan

Geçtiğimiz Pazar günü gerçekleştirilen ve gazetemizin Sayfa Sekreteri Ayşe Okan’ın da katıldığı etkinlik, Hacı İbrahim Veli Türbesi’nde kuruyan göl için yapılan dua ile başladı. Türbeden başlayarak, yaklaşık 10 kilometrelik bir yürüyüşle gölün ortasına ulaşılırken, gölün iç kısımlarına yaklaşıldığında alanın bir kısmının yakıldığı gözlemlendi. Kulüp Başkanı Bayram Çini, şahit olunan görüntü karşısında tepkisini; “Son uydu görüntüsüne göre bulunduğumuz alan şu an gölün iç kısımları olarak gözükmesine rağmen, insanoğlu gelip burada katliamını yapmış. Burası ne bir tarla, ne arazi ne de bir yayla yapılacak bir yer değil. Ama insanlar gelip burayı yakmışlar. Doğaya ve canlıya zarardan başka bir şey değildir” sözleriyle dile getirdi.

Uyduda yer alan görüntüye göre gölün en derin ve orta kısmına kadar giden ekip, en ufak bir bataklığa bile rastlayamamanın üzüntüsünü yaşadı. Etkinliğe katılan AKADEMİK Kulübü üyeleri; küresel ısınma, iklim değişikliği ve insan kaynaklı birçok etken nedeniyle tamamen kuruyarak çölleşen göle, Nasreddin Hoca’nın Ya Tutarsa felsefesiyle bu kez yoğurt yerine su mayaladılar.

Yapılan farkındalık etkinliğine ilişin olarak da bir değerlendirmede bulunan Bayram Çini, Ayşe Okan’a yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Etkinliğimize başlamadan önce, yaklaşık 5 kilometrelik bir yürüyüşle bataklık alana ulaşabileceğimizi düşünmüştük. Gölün bu kadar kuruyabileceğini hesap edememişiz. Yaklaşık 10 kilometre kadar bir yol yürüyerek gölün ortasına kadar geldik. Dünyanın ortasından gölün ortasına geldik ama burada da istediğimiz görüntüyü göremedik. Su görmek, kuşları görmek istemiştik. Küçülen gölün yok olduğunu görmek istemezdik. Bir damla su yok. Her yıl bataklık görüyorduk ama bu kez o da kalmamış; geride kalan kuru ve çatlak toprak.

Küçülen göle Nasreddin Hocamızın felsefesiyle su mayalayarak bir farkındalık oluşturmaktı amacımız ama şu an gölün tamamının kuruduğunu görmek üzücü. Nasreddin Hocamızın torunları olarak, o dönemde yoğurt ihtiyaçsa, şimdi de çölleşen göle su ihtiyaç.

Burada küresel ısınma önemli bir etki ama sonucun insan kaynaklı da olduğunu düşünüyorum. Suyun, ekonomik zorunluluk nedeniyle tarım için kullanılması önemli bir etken. Orman yangınlarının ise yüzde 90’ının insan kaynaklı olduğunu biliyoruz. Ne yapabiliriz; sigara izmaritlerini atarak ormanlarımızı yakmamalıyız, çöplerimizi gelişi güzel atmamalıyız. Su olmadığında bunun sonuçlarına da birlikte katlanıyoruz. Örneğin endemik türler yok oluyor, Anadolu İnci Balığı olarak da bilinen Alburnus Nasreddini Balığı artık yok.

Bizler coğrafyamıza ve doğamıza sahip çıkabiliriz. İleride diğer bitkileri ve onların sağladığı aromayı da kaybetmemek için sayımızı giderek artırarak bu yöndeki çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Bu bizim gelecek nesillere karşı görevimizdir.”