Konunun Tarım ve Orman Bakanlığı nezdinde gündeme getirilmesi için MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı ve Konya Milletvekili Esin Kara’ya gerekli dosyaların verildiğini belirten Akça’nın açıklaması şöyle:

“Konya’da 2.2 milyon hektar tarım alanında fiili tarım uygulaması yapılmaktadır. Bu alanlardan yaklaşık 600 bin hektarında yeraltı ve yerüstü suları ile sulu tarım yapılmaktadır. Nadas alanları ile birlikte 1.6 milyon hektar tarım alanında iklime ve yağışa bağlı bir tarımsal üretim yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Sulu tarım alanlarında şekerpancarı, ayçiçeği, mısır, patates, kuru fasulye, havuç ekilişleri gerçekleştirilmekte, hububat da sulu tarım sadece sulama imkanı olan alanlarda münavebede hububat ekilişi olarak yapılmakta iken geçen yıl dünya piyasası ve ülkemizde oluşan fiyat nedeniyle sulu tarım alanlarında bilinçli çiftçilerimiz hububat ekilişi gerçekleştirdiler ve sulu alanlarda hububat ekilişi bu yıl yüzde 15 arttı. Harman zamanı karşılığını karlılıkla elde edeceklerdir.

Konya çiftçisi yaklaşık 1.6 milyon hektar alanda iklime ve yağış rejimine bağlı tarım yapmaya zorunlu olduğundan yıllık yaklaşık 700 bin hektar gibi bir alanı nadasa bırakmaktadır. Konya, ülkemizin buğday üretiminin yüzde 12’sini, arpa üretiminin yüzde 14’ünü, şekerpancarı üretiminin yüzde 35’ini, kuru fasulye üretiminin yüzde 30’unu, havuç üretiminin yüzde 70’ini gerçekleştirmektedir. Tarla bitkileri tohumluk üretiminin yüzde 50’sini gerçekleştirmektedir. Jeolojik kuraklık, yeraltı sularında metrelerle ifade edilen çekilmelerle kendini zaten gösterdi. Bizim için önemli olan tarımsal kuraklık bu yıl sayısal olmasa da net bir şekilde yaşanmıştır.

Hububatın ihtiyacı olan dönemlerde yağış alınamadı. Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgelerinde olduğu gibi bölgemiz de yağışın yetersiz olması ve dağılımından son derece olumsuz etkilenmiştir. Bölgemiz Türkiye’de görülen ve endişe ile bakılan yağış yetersizliği ve dağılımı konusunda en hassas bölge konumundadır. Zira sulu tarım alanları kısıtlı, bunun yanında ülkemizin en az yağış alan bölgesi konumundadır. Konya’da yağışların azlığından ziyade en önemli sorunlardan birisi vejatasyon süresinde yağışların dengeli dağılmamasıdır.

Çözüm Yolları Üretilmeli

Şu an sosyal kuraklığın etkisini yaşamaktayız. Konu ile ilgili kurum, kuruluş ve yetkili kişiler sosyal kuraklığa körükle gitmemeli, çözüm noktasında yapılabilecekleri tartışmalıdır. Su varlığı kıtsa, yağışlar yeterli değilse Konya sulu tarımı azaltsın veya çıksın demeye kimsenin hakkı yoktur. Sosyal devlet özelliği ile insanların doğduğu yerde doyurulması adına gerekli yatırımlar yeterince yapılmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı, son yıllarda dillendirdiği ancak bir türlü adım atamadığı havza bazlı ürün destekleme modelini biran önce hayata geçirmelidir. Burada ürünün desteklenmesinden ziyade farklı havzalarda aynı ürünlere farklı fiyatların uygulanmasıdır.

Bölgemizin ana ürünü olan hububat, kuru fasulye, şekerpancarı, gibi ürünlerin havza bazında teşvik ve desteklenmesiyle ürünlerin birim alandan daha fazla verim alınması konusunda çalışmalara Konya yönlenecektir.

Günümüzde yağış azlığında düşen yağışları, mevcut kullanılabilir su kaynaklarını daha rantabıl kullanabilme adına, hem tarım teknolojisini hem de tarımsal altyapıyı yeniden rehabilite etmemiz gerekmektedir.

Bu yıl geçtiğimiz yılı mumla arayacağımız, uzun yıllar ortalamasının da altında bir verim olacağı beklenmektedir. Bu verim azalmasının ne kadar olacağı konusunda spekülasyonlara ve şehir efsanelerine fırsat vermeme adına Tarım ve Orman Bakanlığı’nın veya TMO’nun toplumu rahatlatıcı bir açıklama yapması gerekli ve zaruridir. Çünkü şu an Güneydoğu Anadolu ve Çukurova’da hasat başlamış olmasına rağmen biçer girmeyen tarlaların olduğu haberlere yansıtmaktadır.

Pandemi dönemi de göstermiştir ki; insanlar için ötelenemeyen en önemli ihtiyaç gıdadır. Gıda ürünlerinin de asıl üreticisi çiftçilerimiz. Çiftçilerimiz yıllardır kredi borçları, yüksek maliyetli girdiler dolayısıyla zor günler geçirmektedirler. Bir de kuraklık eklenince çoğu çiftimizin arazilerini işlemeyip iş aş peşine düşeceği ve bu durumun göçü tetikleyeceği bir gerçektir. Bu husus hem ekonomik hem de sosyal yaralar açacaktır.

Pandemi döneminde Esnaflara Gelir Kaybı Desteği, Kira Desteği gibi destekler Ticaret Bakanlığı ve diğer kurumlar tarafından yapılmıştır. Çiftçilerimize de bu bağlamda; Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, kuraklık yaşanan ilçelerimizde kuraklık durumunun bir an önce tespit edilerek, kuraklıktan kaynaklanan oluşabilecek zararının karşılanması yönünde somut gerçekler ortaya konmalıdır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifi borçlarının ertelenmesi bir çözüm değildir. Borçların faizlerinin iptal edilerek anaparasının yapılandırılması başta olmak üzere üretici girdilerinin göz önüne alınması gerekmektedir. Keza üretici yaptığı masrafın ürününü alamayacaktır.”