Bu yıl 61’incisi gerçekleştirilen Uluslararası Nasreddin Hoca Şenliği’nin başlangıcından bugüne nasıl kutlandığını ve geçirdiği aşamaları, Şenlik Afişlerinden takip etmek mümkün. Bazı dönemlerde etkinliklerin içerikleri değişmiş, bir bölümü Kiraz Festivali’ne kaydırılmış; belli ki ülkemizin birçok yöresinde düzenlenen ve coğrafi bir tarımsal ürüne ya da Şile Bezi gibi yöresel bir değere dayanan festivallere kıyasla çıta daha yukarıya çıkarılmak istenmiş. Ne de olsa Akşehir Kirazı bir festivalle tanıtılabilir ancak Nasreddin Hoca için düzenlenen bir organizasyon bunun ötesinde olmalı gerçeği ağır basmış.

70’li yıllardan 1995’e kadar değişik renklerdeki versiyonları ile kullanılan afiş, yerini 1996 yılında özgün çalışmalara bırakmış. 41’inci yıla atfen “41 Kere Maşallah” ibaresi ve nazar boncuğu ile süslenen, usta karikatürist Tan Oral’ın karikatürünün yer aldığı 2000 yılının afişi, Gökçen Eke’nin müthiş karikatürleri ile 2001, özellikle 2002 ve 2009 yıllarının afişleri olağanüstü çalışmalar olarak tarihteki yerlerini almış.

2013 yılının afişine göre; “Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günleri” kutlanmaya başlanmış. 55’inci yıldan bugüne de bana göre; güler yüzüyle Hoca’nın mizahını vurgulayan, tasarımıyla ise dini bilgisini ve Hoca’lığından gelen sakalını tasvir eden afiş, yıldan yıla farklı renkleriyle kullanılmış, 2016’da “Şenlik” ibaresi afişteki yerine kavuşmuş. Bu yılın afişinde Hoca’ya takılan maskenin, yaşadığımız pandemi sürecine dikkat çeken küçük ama önemli bir değişiklik olduğunu da göz ardı etmeyelim.

Konu, pandemi şartlarında Şenlik kutlamaları olunca; yapılamayan konserlerin, şartlar el verirse üniversitelerin açılacağı ve öğrencilerin Akşehir’e dönüş yapacağı tarihlerde düzenlenmeye çalışılacağına dair açıklamaları da hatırlayalım. Elbette optimist ve pozitif bir yaklaşım ancak Akşehir Belediyesi’nin bu tip etkinlikleri yapması için Şenlik günlerini beklemesine gerek olmadığını biliyoruz. Nitekim zaman zaman yapılıyor da. Zaten her belediye, kültürel ve sosyal faaliyetlere ayırdığı bütçesini yıl içerisine yayarak faydalı gördüğü aktiviteleri organize etmek için kullanmalıdır.

Şenlikleri derseniz; bilindiği gibi Belediyenin katkısıyla Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği’nce düzenlenirken işi zamanla Belediye üstlenmiş, sonra birlikte düzenlenmiş, tekrar Belediye, tekrar birlikte derken, Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günleri’ne dönüşmesi de Belediye-Dernek işbirliğinde olmuş. Sonra Belediye düzenlemeye devam etmiş, Dernek bazı etkinliklerde yer almış. Valla kimse kusura bakmasın ama sanki Nasreddin Hoca’lık bir organizasyon yapmayı becermişiz.

Yine geçmişe bakalım; 2011 yılına kadar yapılan Şenlik programlarında ağırlıklı olan konser, halk oyunları ve panayır etkinlikleri, 2011-2014 döneminde Kiraz Festivali’ne kaydırılmış. Bu yıllarda mizah konulu film, fotoğraf ve fıkra yarışmalarının yanı sıra Altın Eşek ve Altın Kavuk Ödülleri dağıtılmaya başlanmış. Görülen o ki; yalnızca şehri yöneten siyasi parti değil, Belediye Başkanı da değiştikçe kutlamalarda farklı bakış açıları hakim olmuş. İşte bu dönemlerde de ve öncesi ve sonrasında da tekli ve ikili düzenlemelere şahit olunmuş.

Burada ikilem, Nasreddin Hoca Şenliği kapsamında düzenlenen bazı etkinliklerde işbirliği yaptığını bildiğimiz Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği’nin aslında Şenliği düzenleyicisi olması gerektiği düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Şenlik, Ana Tüzüğü’nde yazıldığı üzere bu faaliyetlerin yapılmasını amaç edinmiş bir dernek tarafından düzenlene gelseydi, kanımca; Akşehirliler için ekonomik anlamda katkı sunan ve eğlenceli bir “Kiraz Festivali” yanında Akşehir’i dünyada tanıtma kabiliyetine sahip bir “Nasreddin Hoca Anma Günleri ve Şenliği”, bu şehir için milyon dolarlık reklam anlamına gelecekti. Varsın festivali belediyemiz, anma günleri ve şenliği derneğimiz düzenlesin. Ana Tüzüğü’nü yeniden hatırlamakta fayda gördüğüm Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği’miz.

Derneğin Amacı: Akşehir’in, dünyanın mizah merkezlerinden birisi haline gelmesi için çalışmak.

Dünyaca tanınmış mizah ustalarını, büyük usta Nasreddin Hoca’yı anmak için getirebildiğiniz Akşehir’i, dünya televizyonlarında izletebilirsiniz. Bunu yapmak kolay mı derseniz, elbette değil. Ancak ben, Akşehir Belediyesi arşivinde, Bülent Ecevit’in Temsili Nasreddin Hoca Levent Kırca’yı kabul ettiğinin fotoğraflarını görebiliyorum. Ferhan Şensoy’un Hoca’nın türbesi önündeki resmini de. Ulusalı uluslararasına taşımak kolay olmadığı gibi Nasreddin Hoca gibi bir değerle aslında o kadar da zor değil.

Derneğin yapmayı hedeflediği faaliyetler: Bilimsel, kültürel, sanatsal, sosyal, toplumsal uğraşı ve organizasyonlarda bulunmak, söyleşi, konferans, panel, sempozyum, konser, dinleti, tiyatro ve doğa etkinlikleri düzenlemek, yarışmalar yapmak, ödüller vermek, sergi açmak.

Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması, 1974 yılından beri düzenleniyor. O yıllarda yarışma jürisi olarak görev yapan ustaları hatırlayınca ve onkolojiden sinema ve müziğe, bilimin ve sanatın birçok dalında yurt içi ve yurt dışında önemli başarılar elde etmiş, dünyaca tanınan Akşehirlilerin de bir listesini yapınca; sergisiyle sempozyumuyla dünyanın takip edeceği bir organizasyonu yapmak, inanın imkansız değil.

Finlandiya’da bir atasözü var; “Çaresiz olduğunu düşündüğünde Atatürk’ü aklına getir” diyor elin Finleri. Büyük Taarruz’un karargahını 9 ay 10 gün barındırmış, Zaferin adeta doğumunu hazırlamış Akşehir için, üstelik bu kadar değerimiz, insan kaynağımız varken böyle bir hedefe ulaşmak neden imkansız olsun ki?

Ama biz, Batı Cephesi Karargahı’nı henüz Milli Mücadele güzergahının haritasına tam olarak koyamadık, derseniz…

Bugüne kadar bu yolda harcanan tüm çabaların ve gayretlerin çok değerli ve iyi niyetli olduğuna inanıyor, her şey çok daha güzel olabilir inancımdan yola çıkarak kendi bakış açımı naçizane paylaşıyorum.

Kronolojik olarak hata yapıyorsam ya da sürçülisan ediyorsam, affola.