İslâm dünyasının dil, edebiyat, din, siyaset ve sanat tarihine dair incelemelerde bulunup metin neşirleri ve tercümeleri yapan Fransız Cl. Huart, 1891'de— Bursa, Eskişehir, Afyon üzerinden Konya’ya bir seyahate çıkmıştı 13 Mayıs (1891) günü İstanbul'dan vapurla Mudanya'ya hareket eden genç şarkiyatçı, oradan atlı araba ile Bursa 'ya varmış, daha sonra at sırtında Bilecik, Söğüt, İnönü, Eskişehir, Kütahya, Çavdarhisar-, Afyon, Çay,  Akşehir yoluyla 28 Mayısta Konya 'ya ulaşmıştır.

            Yol güzergâhı üzerindeki yerlerdeki ve Konya’daki antik ve Türk devri abidelerinin tavsifini ve kitabelerinin metinlerini (Antik olanları aynen, Arapça olanları Fransızcaya çevirerek) vermiştir.

Temmuz 1978 yılında Tercüman Gazetesi tarafından basılan M. Clement Huart’ın  MEVLEVİLER BELDESİ KONYA” isimli kitabın 77 ve 78 sayfalarında Taş Medrese şöyle anlatılmaktadır:

“Öğleye doğru hareket ettik. Yol pek monoton sayılmıyor. Araba izini terk ediyoruz.. Zira bu yolun üzerindeki köprülerin sağlam olmadığını söylediler, dağlardan inen çayların üzerinden ıslanarak geçiyoruz.. Saat 3.40' ta Akşehir'e vardık. Sultan Dağı’na keyifle yaslanmış, tepelerden inen sularla yıkanan bir şehir, sokaklardan dereler akıyor. Girişte antik kalıntılarla inşa edilmiş Arap stilinde Taş Medrese dikkatimizi çekiyor. Yanılmamışız...

Okuduğumuz yazılar bize I. İzzeddin Keykavus devrine ait bir yapının önünde bulunduğumuzu haber veriyordu. Medrese'nin durumu pek iç acıcı değildi, içerde antik sütun başlıkları mermer direklere kaide olmuştu, içlerinden bir tanesi oldukça garipti, üzerinde kabartma bir bereket boynuzu taşıyordu. Harabe halinde eski bir türbanını duvarında nefis bir kufi yazı gördük.

Taş medresenin kitabesi:

"Bu kutlu okulun inşasına, sultanlar sultam, kainatta Tanrının gölgesi, dünya ve din'in izzet'i, el-muzaffer Keykavus. O ki müminlerin emin (Allah ikisini de rahmetinde ebedi kılsın) Keyhusrev'in oğludur-Saltanatında aciz hizmetçisi, Allahın rahmetinden ümitli, Din'in ve devletin dayanağı Ebu'l-Meali Ali bin Hasan Emirdad tarafından (Allah onu ve bütün Müslümanları affetsin..) 613 yılı muharrem ayında emr olundu.”

            Abidenin bir başka duvarın üzerinde birincisinden kırk (altı) yıl daha sonra yazdırılmış bir Arapça kitabe daha dikkatimizi çekti:

"Bu hanıkah'ı, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, din ve dünyanın izzeti, Keyhusrev'in oğlu, el—muzaffer Keykavus'un saltanatı sırasında. Sultanın muhteşem veziri. din ve dünyanın gururu, Hüseyin oğlu Ali (Allah onun hayırlarını kabul etsin kendisini iki cihanda arzularına nail etsin), 659 yılında yaptırdı."

Hicretin 659'uncu yılı, 6 Aralık 1260 ile 26 Kasım 1261 arasına tesadüf eder ve dolayısı ile bu eser, II. İzzeddin Keykavus'un son yaptırdığı eserler arasında olmalıdır.

Bu yazıları taşıyan mermer taş, herhalde bugün kaybolmuş olan bir eserden kalmış ve getirilip buraya monte edilmiştir.”

            Not: C. Huart'ın, alıntılar yaptığımız eserinde verdiği bilgiler ve yaptığı tespitler, yer yer esik ve yanlışlar içermektedir.