Taraftarlarının “Mücahit Erbakan” ve “Savunan Adam” diyerek minnetle, siyasi rakiplerinin “hoca” diyerek rahmetle andıkları Prof. Dr. Necmeddin Erbakan; ölümünün onuncu yılında, partili partisiz herkes tarafından dualarla yad ediliyor.

Erbakan’ın yüzündeki tebessüm hiçbir zaman eksik olmazdı, karanlığın ardından mutlaka aydınlığın geleceğini, kendine has üslup ve nükteli anlatımlarıyla, tüm dinleyenlerin gülümsemesine ve dolayısıyla daha candan dinlenmesini sağlayarak izah ederdi.

Kurmuş olduğu Milli Nizam, Milli Selamet ve Refah partilerini kapatanlar, O’nu hak yolundan alıkoyamadılar. Kendisine inanmış eğitimli inançlı kadrolarla yeni partiler kurması hiçbir zaman zor olmadı. O, her zaman inandığı davanın iktidar olması için mutlaka bir yol buldu.

O’nun hak olan mücadelesine inanmayanları, hatta engel olmaya çalışanları bu gün kimse hatırlamazken, Erbakan hoca milyonlarca insanın dilinde, hayr dualarla anılıyor.

1996 yılında yapılan seçimlerde en çok oyu almasına rağmen, Başbakanlığı döneminde şapkasını alıp kaçmakla ünlü olan dönemin Cumhurbaşkanı Demirel tarafından, kerhen görevlendirme yapılarak,  DYP ile kurulan koalisyon hükümetinin Başbakanı olarak görev aldı.

Başbakan olarak görev yaptığı sürede; kamu kaynaklarını havuz sistemi adı altında, tek bir yerde toplayarak, büyük bir başarıya imza attı. Bu dönemde; emekli ve çalışanların maaşlarına yaptığı yüzde yüzden fazla artışlarla emekli, çalışan ve buna bağlı olarak da esnafların yüzünün gülmesine vesile oldu.

Erbakan, her zaman mazlumların sesi ve müteşebbis düşünenlere fikir babası oldu. Anadolu insanının ufkunu açtı. O’nun düşüncelerinden yola çıkanlar, kısa sürede ülke hatta dünya çapında ses getiren işler yaptılar.

Erbakan hoca savunma sanayisini geliştiremeyen bir ülkenin bağımsız olamayacağına inandığından, mühendis ruhu ile tarım, üretim ve teknolojiyi dilinden hiç düşürmedi.

Erbakan hoca irticalen konuştuğundan, hitabeti çok güçlüydü. Gerçekleri söylerken kırıp dökmez, misallerle izah eder, akıcı, anlaşılır, gönüllere ve akla hitap ederdi.

Erbakan’a ait olan söylemlerin, bugün aziz milletin nazarında daha fazla karşılık bulması, bizlere keyif veriyor. İşte onlardan bazıları:

“Korkarım ki, beni anladığınızda dövecek diziniz kalmayacak.”

“Fırtınalara yön veren, kelebeklerin kanat çırpışıdır.”

“Bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar.”

“Bir gün mesele Suriye olursa bilin ki hedef Türkiye’dir.”

“Bir insan kendi kabahat ve kusurlarını düşündüğünde, utancından başkasının yüzüne bakacak mecali kalmayacaktır.”

“Dünyayı ezen sömürü düzeninin beyni Siyonizm, kalbi haçlı Avrupa, sağ kolu Amerika, sol kolu Rusya’dır.”

“Kürt ile Türk’ü ayırırsanız, ne Kürt kalır ne Türk, birleştirirseniz Çanakkale misali ne İngiliz kalır ne Fransız.”

“Asıl marifet; yük altında ve hizmet esnasında sadık kalabilmektir yoksa çay sohbetlerinde, edebiyat kürsülerinde kahramanlık satmak kolaydır.”

“Müslümanlık namaz kılmak, Kur’an okumak, tespih çekmekten ibaret olsaydı, Eyyüp el-Ensari’nin İstanbul’da ne işi vardı.”

“Ey İslam ülkeleri; bırakın artık Birleşmiş Milletler’den merhamet dilenmeyi, zulümler bitsin istiyorsanız gelin Türkiye’nin öncülüğünde yeni bir dünya kuralım.”

“İslam bize ve zamana uymaya mecbur değildir ama herkes her zaman İslam’a uymak mecburiyetindedir.”

“İslam’ın dışında hiçbir hak ve hakikat kaynağı yoktur.”

 “Bizim davada kimse kendi için yaşamaz, herkes kardeşi için yaşar, menfaati öldürmenin en kolay yolu budur.”

“Okşayan elin kıymetini bilmeyenler, tekmeleyen ayağı öperler.”

“Namaz dinin direği, cihat ise zirvesidir, biz siyaset değil cihat yapıyoruz.”

“Bir ülkenin en büyük gücü, tankı topu parası değil imanlı ve inançlı evlatlarıdır.”

“Kur’an bir harita, akıl bir pusula, iman ise önümüzü aydınlatan bir fener hükmündedir.”

Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın son sözü ise; “Herkes bilsin ki Allah nurunu tamamlayacaktır” olmuştur.

Müslümanların refah ve saadetinin yanında, insanlığın kurtuluşu için ömrünü vakfeden Mücahit Erbakan’a saygı, sevgi ve muhabbetlerimle, Allah rahmet eylesin.