Ömer bu yemeği sevmez diyerek bana özel, ağzımın sardığı yemeklerin hazırlanıp önüme konduğu, on beşli yaşlardaydım.

Hal böyle olunca, aslında yemek istediğim fakat ön yargılarla yemekten men edildiğim biber kızartmasını, yıllarca pek tabi ki sözde kendi rızamla, hiç yememiştim. Ta ki; aynı sokakta oturduğumuz Fadime halamın, odun ateşinde tandır ekmeğini yaptıktan sonra, aynı ateşte tavada kızarttığı biberleri görünceye kadar.

Haliyle rahmetli halamın, benim biber yemediğimden haberi yoktu. Etrafı is olmuş, iki kulplu bakır tavayı ocaktan indirdikten sonra; “Omar’ım guzum otur da yimek yiyelim” dediğinde, “Hala ben hiç biber yemedim ki” diyememiştim.

Bakır tavadaki eriyen domateslerin içinde uzun uzun yatan biberleri, sıcaklığını yitirmemiş tandır ekmeğini bandıra bandıra yemeye başlamıştım. Sunumlarımı ağzıma götürürken, domates sularının ve yemek yağının tişörtüme aktığını bile fark etmeden, hem de şapırdata şapırdata yemiştim.

Doyduğumu fark edince, halama hiç bir şey demeden koşarak evimize gelip; “Anne ben biber kızartması yedim” dediğimi, hiç unutmam, unutamam.

O gün bu gündür, biber kızartması en sevdiğim yemeklerin başında gelir. Mutfakta Arife hatunla hiç kavga etmeyiz, çünkü her vakitte hatta her gün pişirse bile, biber kızartması onun ve benim imdadımıza yetişir.

Çocuklarınıza şunu yemez, içmez, giymez, sevmez diye ön yargılı konuşmayın. Doğrudur, bir vakit yememiş ve giymemiş olabilir. Genellikle çocuklar isteklerini ve yaptıklarını bir süre sonra unuturlar. Siz olumlu ya da olumsuz, aynı şeylerin üzerine ayağınızı basana kadar. Siz, o günkü davranışları tekrar onların aklına getirirseniz, inanın benim gibi yıllarca, belki de bir ömür boyu, ağızlarının suyu aktığı halde yemeyecekler, içmeyecekler, giymeyeceklerdir.

Her konuda çocuklarınızın fikrini alın ve sadece kendi ön yargılarınızla onları yönlendirmekten kaçının.

Çocuklarınıza, kendi ideallerinize göre ortaokul, lise ve üniversitede bölümler seçtirmeyin.

Sadece sizin hoşunuza gidiyor diye, kendi belirlediğiniz kişilerin çocuklarıyla evlilik yaptırmayın.

Ebeveynlerinizin geçmişte size yaptığı hataları, sizler de çocuklarınıza yaparak, onların hayatlarını zehir etmeyin.

Torunlarınıza onlardan önce isim belirleyip, gençlerin heveslerini kursaklarında bırakmayın. Yoksa öne sizin isminizi, arkasına kendi sevdiği ismi koyarlar ve hep ikinci isimle çağırırlar, maazallah her seferinde de patlıcan gibi morarıp kalırsınız.

Çocuklarınıza hiç karışmayın, kendi hallerine bırakın demiyorum. Tecrübelerinizi, inandığınız doğruları öncelikle siz örnek olarak yaşamalısınız. Fakat rağmen ve ısrarla sadece kendi tercihlerinize yönlendirmeyin, diyorum. Geri dönülmez hata yapmalarının önüne geçmek için, baskı değil ikna etmeye çalışın diyorum.

Çünkü tek taraflı yaptırılan ve seçtirilen tercihlerin bedelini önce siz, sonra da bakmaya kıyamadığınız çocuklarınız, bir ömür boyu her gün öderler diyorum.