Bermendeli Theodore, “Permata’nın Unutulmaz Anıları” adlı eserinin üçüncü bölümünde ise okuyucusuna, köyde bulunan kiliseler ve toplumun 1920-22 yılları arasındaki yaşam şeklini anlatmaktadır. Theodere, aşağıda okuyacağınız bölümde; bugüne kadar pek çok bilinmeyen ve merak edilen konuya da ışık olmuştur.

“Kutsal ahşaptan yapılmış haç ise Kilkis şehrinde bulunan Phanos topluluğu kilisesindedir. Diğer bir paha biçilmez hazine ise altın dikişli Kutsal Kefen’dir. Ortasında İsa’nın bedeni yer almaktadır. Havarilerle birlikte Meryem Ana’nın ellerinde Tanrı’nın başı bulunmaktadır.

Kilisenin kadınlar bölümünde atalarımızın kutsal kemiklerinin saklandığı bir katakomp bulunmaktadır. Sunak içerisinde ise vaftiz işleminden arta kalan vaftiz suyunun akıtıldığı özel bir kanal (drenaj kanalı) yer almaktadır.

Aziz Constantine ve Aziz Helen Kilisesi ise yukarıdaki mahallededir. Büyük hayırsever Hiokemoglou’nun önemli katkılarından biridir. 19. yüzyılın sonunda inşa edilmiştir ancak donanım eksikliği ve savaş gibi olaylar nedeniyle zorlukla tamamlanmıştır.

Bakire Meryem Kilisesi’nin ön bahçesinde Atçı Aziz George’un küçük bir şapeli bulunmaktadır. İki kilisenin bina kompleksleri, iki farklı yola bakacak şekilde yapılmıştır. Bakire Meryem Kilisesi kompleksinde yaşlılar ve kilise komitesi için ofisler vardı. Yöneticilerin seçilmesinde ve çeşitli toplantılarda kullanılan büyük bir alanı vardı. Devlet, kilise ve topluluk temsilcileri adına kutlama ve kabuller düzenleniyordu. Komplekste ayrıca gizli okulun sınıfları vardı. Buralar Yunan çocuklarının eğitiminde uzun karanlık yıllar boyunca kullanılmıştı.           

Aziz Constatine ve Aziz Helen Kilisesi’nin kompleksinde; acı çeken savunmasız yaşlılar, yorgun kişiler ve evsiz seyyahların kaldığı holler vardı. Seyahat eden tüccarlar, sanatçılar, inşaat işçileri, keçi çobanları ve çanakçılar da burada kalabiliyordu.

Köyün evleri genellikle iki veya üç katlıydı. Geniş bir bahçe ve kargo depolama alanına sahiplerdi. Evlerin içinde ise zanaatkar ve ressamların süslediği kabul odaları vardı. Köyde benzer şekilde birçok devlet dairesi, konak ve lüks mekanlar bulunuyordu. Bu noktada konaklardan bahsetmek gerekiyor. Atalarımız konakları, uygun şekilde resmi faaliyetlerin yürütülmesi için bölümlendirmişti.

Resmi devlet davetleri; oturma alanı, kabul salonları ve park yerine sahip olan Eliades konağında yapılıyordu. Evlilik törenlerinden sonraki kabul ve kutlamalar ise yüksek bir podyuma sahip olan Yiatjoglou’nun (Grammatikopoulos) konağında yapılıyordu. Köyün ortak sorunlarına ilişkin tartışmaların gerçekleştiği akşam toplantıları büyük bir bahçe, ağaç ve çiçeklere sahip olan Dimitri Lazaridou’nun evinde gerçekleşiyordu.

O zamanın Konya şehri başkanı Prokopios ise Apostolaki Efemoglou’nun (Apostolos Efthiimiades) konağında ağırlanıyordu. Köyün kadınları sosyalleşmek için Beshbeshoglou’nun (Besbessides) evinde bir araya geliyordu. Son olarak da köylülerin güvenliği sağlamak amacıyla “Delali” olarak bilinen gece bekçisi vardı.

Yukarıda bahsettiğimiz hususlara bakıldığında atalarımız olan ilk yerleşimcilerin belirli plan ve programlara sahip oldukları, başarıyı hedefledikleri, zorlu koşullardan yılmadıkları ve her konuda başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Öte yandan savaşlar, ulusal bölünmeler ve karmaşa bu planları suya düşürmüştür.

Topluluk mükemmel şekilde organize edilmiş bir idari mekanizmaya sahiptir:

1-İhtiyar Heyeti,

2-Kilise Konseyi,

3-Okul Mütevellileri,

4-Belediye Başkanı (muhtar, köy başkanı).

İhtiyar Heyeti, en yüksek idari birimdir. Mali yönetim ve Hıristiyanların mirasla ilgili sorunlarının veya aile için çekişmelerin çözülmesi gibi adli sorumluluklara ve mali yönetim yetkilerine sahiptir. Köyün Hıristiyan sakinlerinin suç niteliği taşıyan eylemleri nedeniyle Türk mahkemelerine tabi olduğu unutulmamalıdır. Diğer tüm anlaşmazlıklar ise İhtiyar Heyeti tarafından çözülmektedir.

Kilise Konseyi ise Kilise’nin hazinesini idare eder. Köyün içinde ek olarak (kahvehaneler, dükkanlar, çiftlikler vb.) köy dışından hatta İzmir, İstanbul, Akşehir’den gelen varlıklara sahiptir. Öğretmenlerin maaşı ile diğer topluluk harcamaları bu gayrimenkullerden elde edilen gelirlerle karşılanmaktadır.

Belediye Başkanı yani köyün başkanı ise resmi Türk makamları huzurunda topluluğun haklarını temsil etmektedir.

Okul Mütevellileri; okulun olağan işlerini, müfredatı, öğretmenlerin yerleştirilmesi gibi konuları takip ederler.

Resmi birimlere olan bakış açısı ile köyün Türk sakinleriyle olan ilişkiler konusunda katı bir etnik oy birliği söz konusudur. Köylüler, en basitten en karmaşık sorunlara kadar her konuda anlaşmazlık veya kötü niyet göstermeden ortak bir çözüm noktasına varmak istemekte, birbirlerine sevgi ve saygı göstermektedirler. Barış içinde bir arada yaşama isteği hakimdir.

Ancak sosyal sınıflar arasında farklılıklar da mevcuttur: Bir tarafta üst sınıf varken diğer tarafta tüccarlar ve çömlekçiler locası bulunmaktadır. Anlaşmazlıklar genel olarak İhtiyar Heyeti temsilcilerinin, Kilise Konseyi üyelerinin veya Belediye Başkanı’nın seçilmesinde ortaya çıkmaktadır çünkü üst sınıf her zaman bu kurumlarda çoğunluğa sahip olmakta, diğer sosyal sınıflar ise azınlıkta kalmaktadır.

Her yıl sonbahar aylarında çömlekçiler yaz işlerini tamamlayıp köye döndükten sonra idari kurum temsilcilerinin seçilmesi aşamasında bu temsilcilerin belirlenmesi konusunda eşit hak talepleri ve sürtüşmeler ortaya çıkmaktadır; çömlekçiler daha fazla oy hakkı daha eşit varlık paylaşımı vb. istemektedir. Ancak bu olaylar önemli sorunlara yol açmamıştır. Mevcut durum karşılıklı ödün vermelerle hızlıca normale döner ve hayat, bir sonraki yıl yeni sürtüşmelere gebe olarak olağan akışına devam eder.”