Dımâm İbnu Sa'lebe adlı bedevinin kıssası, İslam davetinin açıklığı, şeffaflığı ve doğrudan iletişim imkanını göstermektedir. Ve kendi kabilesi adına gelerek temel dini esasları bizzat Hz. Peygamber'den teyit etmesi, İslam'ın herkes için anlaşılır ve ulaşılabilir bir din olduğunu ortaya koymaktadır.
Ayrıca dini öğrenmede "kulaktan dolma" bilgilerle yetinmek yerine, doğrudan kaynağa başvurmanın önemine işaret etmektedir. Müslümanların dinî bilgileri araştırma, sorgulama ve doğru kaynaklardan öğrenme konusunda da çok değerli bir örnek teşkil etmektedir.
Dımâm İbnu Sa'lebe adlı bedevi, devesine binerek Medine'ye gelir ve doğrudan Hz. Peygamberi (s.a.v.) bulabileceği Mescid-i Nebevi’ye gider.
Sa’lebe Mescide girer girmez, sorularına kaynağından cevaplar almak gayesiyle "Muhammed hanginizdir?" diye sorar.
Ashabıyla birlikte oturmakta olan Allah’ın resulü; Hz. Muhammed (s a v) ‘’Buyur seni dinliyorum’’ diye seslenir.
-Sa’lebe sesin geldiği yöne dönerek ‘’Ey Muttalibin oğlu sana bir şeyler soracağım, kabalığımdan ve belki aşırılığımdan bana darılmayasın.’’ Bu ifade tarzı hem nezaket hem de samimiyet içermektedir.
-Hz. Peygamber, ‘’Haydi istediğini sor.’’
-Sa’lebe "Semayı kim? Yarattı!"
-Hz. Peygamber "Kasem olsun ki, Allah!"
-Sa’lebe "Peki bu dağları kim dikti ve içindekileri kim? Koydu!"
-Hz. Peygamber "Kasem olsun ki, Allah!"
-Sa’leme ‘’Semayı ve arzı yaratan, dağları diken Zât adına söyler misin, seni peygamber olarak gönderen Allah mı?"
-Hz. Peygamber ‘’Kasem olsun ki, evet.’’
-Sa’lebe ‘’Gece ve gündüz, beş vakit namaz kılmanı Allah’mı? Emretti.’’
-Hz. Peygamber ‘’Kasem olsun ki, evet.’’
-Sa’lebe ‘’Senede bir ay oruç tutmanı, Allah’mı? Emretti.’’
-Hz. Peygamber ‘’Kasem olsun ki, evet.’’
-Sa’lebe "Zekat’ı zenginlerimizden alıp fakirlerimize dağıtmanı, Allah mı? Emretti."
-Hz. Peygamber ‘’Kasem olsun ki, evet.’’
-Sa’lebe ‘’Ömürde bir kez maddi durumun el veriyor ise, hacca gitmeni Allah’mı? Emretti!’’
-Hz. Peygamber ‘’Kasem olsun ki, evet.’’
İbnu Sa'lebe sorularına aldığı cevaplar sonrasında, "Getirdiklerine inandım. Ben geride kalan kabîlemin elçisiyim. Adım: Dımâm İbnu Sa'lebe'dir. Benu Sa'd İbni Bekr'in kardeşiyim. Seni hakla gönderen Zât'a kasem olsun ki, bunlar üzerine hiç bir şey ilâve etmem, bunları eksiltmem de." Diyerek, mescitten çıkıp gider.
Hz. Peygamber (s a v) "Bu kişi sözünde durursa cennetliktir!" Buyurdu.
İbnu Sa'lebe'nin "Seni hakla gönderen Zât'a kasem olsun, bunlar üzerine hiç bir şey ilâve etmem, bunları eksiltmem de" sözü, İslam'ı kabul edişinin kesinliğini ve sadeliğini göstermektedir.
Hz. Peygamber'in "Bu kimse sözünde durursa cennetliktir!" müjdesi ise, bu esaslara bağlı kalmanın ebedi kurtuluşa vesile olacağını ifade etmektedir.
İşte İslam bu kadar yalın ve sade bir din, yeter ki içini samimiyetle dürüstlükle doldurun. Kişiye değil Allah'a biat edin. Tagutların değil Allah'ın huzurunda eğilin. Yeter ki, Kur-an'ı Kerimde emredilenlerin gereğini yerine getirin.
Huşu ile namaz kılmak yalandan, ahlaksızlıktan, hırsızlıktan, içkiden, kumardan, hayasızlıktan, fuhşiyattan ve kul hakkı gibi kötülüklerden alı koyar.
Zekat vermek; insandaki ihtiras zincirini kırar. Kalbin katılaşmasını ve nefsin azgınlaşmasını önler. Paylaşımcılığı ve cimrilikten, mal biriktirmekten beri olmayı amaçlar.
Oruç tutmak; aç kalmak nefsi terbiye eden bir öğreti olmakla beraber, ayrıca vücudu onarmanın da bir yoludur.
Hacca gitmek; Allah’ın emrinin sorgusuz sualsiz yerine getirmek ve Ümmet ile bir araya gelerek, hasbihal etmek, iktisadi ve kültürel zenginliklerin değerlendirilmesi adına gerekli bir buluşmadır.
Bedevi : Çölde çadırda yerleşik veya göçebe olarak yaşamını sürdüren kimse.
Kaynak : Bu kıssa küçük değişikliklerle Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Ebu Dâvud gibi kaynaklarda geçmektedir.